Hukuk: Diktatörlüğü Haklı Göstermek İçin Vardır

Kapitalist sistemde hukuk denilen şey diktatörlüğün baskı ve terörünü meşrulaştırma işlevini görür. Hukuk, onun kurumları ve uygulayıcısı olan mahkeme sınıflardan bağımsız değildir. Egemen sınıfın çıkarlarını ve düzenini korumak için çalışır. Bazı istisnaların genelin içinde yer alması hukukun tarafsız olduğu anlamına gelmez. Örneğin iş mahkemeleri denge gözeten ve haksızlığa uğramış emekçilerin taleplerini değerlendiren, ama mevcut yasalar çerçevesinde, mahkemelerdir. O mahkemelerde işçi sınıfının mücadelesi sonucunda elde edilen kurumsal kazanımlardır.

3. yargı paketi ile birlikte yargı kurumlarına yeni bir mahkeme eklendi. Adı: "Özgürlük Hakimi."

İsmi sizi aldatmasın. Bu hakimin görevi özgürleştirici değil, kişi özgürlüğünü ortadan kaldırmaktır. "Özgürlük Hakimleri" Terörle Mücadele Yasası kapsamına giren davalara bakıyor. Bunun da anlamı, muhalif hareketleri sindirmek oluyor. Diyelim ki siz demokratik hakkınızı kullanarak barışçıl gösteri yapıyorsunuz, diktatörlüğün polisi gaz, basınçlı su, cop ile olanca şiddetiyle saldırıyor. Siz sadece can havliyle kendinizi korumaya çalışırken yakalanıyorsunuz. Tayyip"in kahraman polisi yazmış olduğu destanı tamamlamak için sizi "özgürlük hakimi"ne götürüyor. O hakimde "hııı, tamam" diyerek, atın şunu içeriye kararını veriyor.

Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu "özgürlük hakimleri"ni görevlendiriyor. Görevlendirmede dikkat edilen husus diktatörlüğün beklentilerine en iyi yanıtı kimin verebileceğidir. 12 Eylül anayasa referandumundan sonra HSYK"da belirleyen AKP iktidarı olduğu biliniyor. Böylece iktidarın istemiş olduklarını yerine getirecek olanlar "özgürlük hakimi" olarak görev yapmaya başlıyor.

Dün Tayyip yine konuştu. Konuşması öfke doluydu ama öfkesini kontrol ediyordu. Eğer camdan okumuyor olsaydı kesin bir gaf yapardı. Bağımsız(!) yargıya talimatı verdi:  “28 Şubat’ta sermayenin katkısı yok muydu, yazılı ve görsel medyanın katkısı yok muydu? Ben onlar niye yargılanmıyor diye hâlâ şaşıyorum. 28 Şubat ile ilgili neden onlar hesaba çekilmiyor diye merak ediyorum”

"Özgürlük hakimleri" Tayyip Erdoğan"ın sözlerinin işaret fişeği olduğunun bilincindedirler. Polis ile işbirliği içinde harekete geçmenin hukuksal zemini hazırlıyorlardır. Bu hakimlerin kendi inisiyatiflerini kullandıkları şüphelidir.

Bu hakimler iktidar açısında görevlerini çok iyi yapıyorlar. Bazıları önceden verilmiş kararları hiç bir sakınca görmeden mahkeme esnasında verilmiş gibi uygulaya biliyorlar.

12. Eylül. 2013 tarihinde "özgürlük hakimi" bir gencin kararını flaş bellek ile cebinde getiriyor. Oysa kararlar mahkemede verilir. Ama ne yazık ki öyle olmuyor. "Özgürlük hakimleri" buna gerek duymuyorlar. Yaptıklarından hesap sorulmayacağına o kadar eminler ki, veya iktidarın kendilerini çok iyi koruyacaklarına inanıyorlar. Karar önceden hazırlanıyor. Kendi mi hazırlıyor, başkası mı soru işareti oluyor. Flash belleğe yükleniyor. Cebine koyup mahkeme kürsüsüne çıkıyor. Cumhuriyet gazetesinden aktarıyorum. "Özgürlük hâkimi olarak bilinen TMK hâkimi, savunmaları dinledikten sonra duruşmaya ara vermesi gerekiyordu. Ancak hâkim bunu yapmadı ve cebindeki flash diski çıkararak kâtibine verdi. Katip de flash diskin içindeki daha önce yazıldığı anlaşılan kararı duruşma zaptına geçirdi. Hâkim, iki şüphelinin tutukluluk halinin devamına karar verdi. Avukat Şahin, bu durumun kararın önceden yazıldığını gösterdiğini belirterek “Uygulama böyle olacaksa tutukluluk incelemesi neden duruşmalı yapılıyor ki” diye sordu."


Al sana hukuk, al sana adil yargılama !

Comments