Taraf Gazetesinin Kısa Bir Değerlendirmesi

Taraf tirajından çok fazla etkisi olan ve takip edilen gazeteydi. Farklı ideoloji sahiplerinin bir araya geldiği günlük yayındı. Ama asıl çizgisini liberalizm oluşturuyordu. Askeri vesayet rejiminin üstüne gitmek esas göreviydi, ama Türkiye solunu da “madara” etmek ikinci vazifesiydi. Taraf’ın yayınlamış olduğu “sızdırma belgeleri” diğer gazeteler yayınlamazdı ve yayınlamadıkları örneklerle mevcuttu. Örneğin Mustafa Balbay’a darbe günlükleri ulaştırılmış olmasına rağmen Balbay günlükleri yayınlamaktan kendini alıkoymuş, yok saymıştı. Doğru veya yanlış, eksik veya fazla generallerin darbe planlarını deşifre eden gazete oluşu Taraf’ı izlenir duruma getirdi. Tabii ki iktidar klikleri arasındaki çatışma aynı zamanda kamuoyu yaratma çatışmasını da içerir. Kamuoyu oluşturmada kullanılacak en etkili araç şüphesiz ki medyadır. Bu “belgelerin” sızdırılmasındaki ve kamuoyu oluşturmada koçbaşı olarak Taraf gazetesinin de “kullanılması” klikler arası iktidar çatışmasının sonucudur. Kullanan, kullanılacak olanı seçer. Kullanılacak olan ideolojik ve kültürel olarak uygun olmalıdır.

Taraf gazetesini üç dönem olarak değerlendirmekte fayda var. Birinci dönem A. Altan, ikincisi O. Çalışlar ve üçüncüsü Neşe Düzel dönemi

Erdoğan’ın ustalık döneminde Erdoğan-Davutoğlu kliğinin gerçek yüzünü başta Ahmet Altan olmak üzere diğer liberallerde gördü. Önceleri inanmak istemediler, ama zaman içerisinde Erdoğan’dan umutlarını kestiler. Bu onlar için yıkımdı. Güvendikleri dağlara karlar yağmıştı.

Hiçbir zaman kitlesel güç olamayacak bu liberaller öngördükleri değişikliklerin yapılması için kendilerinin dışında başka güçlere yaslanırlar. Umut bağladıkları güçlere bulundukları alandan istenilen etkiyi yapamayacaklarını anladıklarında o alanda bulunmanın anlamsızlığını yaşamaya başlarlar. Aldatılmışlığın öfkesi ve kırgınlığıyla oluşturdukları manşetler, yazdıkları yazılar hem gazete patronu hem de Erdoğan-Davutoğlu iktidar kliğinden umudunu kesmemiş olan gazetenin diğer yazarları arasında çatışma başlattı. Taraf’taki köşe yazarları karşılıklı saflaştı. Birisi köşesinden kendisinin de eksik bildiğinin itirafı olan yazılar yazarak gazetecilik dersi vermeye kalktı. Bir diğeri, Erdoğan’a ve AKP iktidarına yüklendiğiniz “yeter artık” diyerek rest çekti. Bir başkası “bu gazete Altanların gazetesi olmuştur” diyerek, yalan yanlış gerekçelerle istifa etti.  Artık saflar iyice belirginleşmeye başlamış, bavul ticaretçisi de belge getiremez olmuştu. Bula bula kıçı kırık bir ilçe belediyesindeki yolsuzluk dosyalarını bulmuştu.

Erdoğan-Davutoğlu kliği mutlak iktidar olmasıyla “belge sızdırma dönemi” en azından şimdilik son bulmuştu. Mutlak iktidar olanlar genelkurmayı ve yüksek yargıyı da ele geçirmiş olmalarından Taraf gazetesi ihtiyaç olmaktan çıkmıştı. Artık o da diğer yandaş basın gibi yayın yapmalıydı.

Çizgisinde tutarlı olduğunu gösteren Ahmet Altan ve diğer liberaller iktidarın beklentisini karşılamadı. Onlar beklentileriyle çelişen AKP iktidarını hedeflerine aldılar. İşte kıyamette o zaman koptu.

Gazetede kalanların hemen hemen hiç biri istifalar üzerine açıklayıcı bir şey yazmadı. Sadece ayrılanlara methiyeler düzdüler. Ortada istifa etmek zorunda bırakılmış birden fazla gazeteci vardı. Demek ki sorun kişisel değil, tamamen politik bir sorun oluyordu. Bu densizlerin hiç biri beş yıldır birlikte çalıştığı, ekmeğini paylaştığı, suyunu içtiği arkadaşlarının neden istifa etmek zorunda bırakıldığının üstüne gitmedi. Bu korkusuz gazeteciler aniden süt dökmüş kediye döndüler.

Şimdi burada parantez açıp içine şunları yazmanın yeri geldi: Sol basında ne yazık ki çoğu kez olduğu gibi bu olayda da duygusal tepki vermekte gecikmedi. Ahmet Altan ve diğerlerinin istifaları sol basında neredeyse sevinçle karşılandı. “Misyon bitti” basitliği olayın iç yüzünü açıklamaya yetmiyor ve istifa etmek zorunda bırakanları yeterince teşhir edemiyordu. Sol gazetecilik duygusal tepki düzeyinde kalmamalı. İstifa edenler solu “madara” etmek için çok gayret göstermiş olabilirler. Ama ortada patron tarafından işlerinden atılan çalışanların durumu söz konusu, bir anlamda mazlum onlar, dolayısıyla sahip çıkılması gerekiyordu. Bu sahip çıkma haksızlığa uğramış insanların haklarını arama gayretidir, yoksa onların ideolojik çizgilerini sahiplenme değildi.

Evet, şimdi gelelim manşetlere. Bu manşetler Altan sonrası Taraf gazetesinin izleyeceği yayın politikasının ipuçları da oluyor. Aynı zamanda Altan ve diğerlerinin neden istifa etmek zorunda bırakıldıklarını da açıklıyor. Ne denilmiş ayinesi iştir lafa bakılmaz.

Ahmet Altan son yazısını 15 Aralık’ta yazdı. O güne kadar gazetenin manşetlerini belirledi. Ve 11 Aralık tarihli manşetten başlıyorum

Katliam yapılır, madalya verilir

Spot cümleler “Taraf’ın Uludere’de 34 yurttaşın bombalanması ve iki pilotun öldüğü RF-4 jetinin düşürülmesi ile ilgili eleştirilerin yöneltildiği Erten’e madalya verildiği haberini TSK dün kabul etti.” Bu manşet ve spot cümleler kimi hedefliyor AKP iktidarını.

12 Aralık manşet: “Demokrasi geri, bütçe gayrimeşru”

Bu manşetteki ifade ana avrat küfürden daha ağırdır. “Demokrasi geri” ifadesini birçok kesim yazıyor çiziyor, ama “bütçe gayrimeşru” demek sen yalancısın, sahtekârsın, üçkâğıtçısın demek ile eş anlamlı olduğu gibi karanlık işlerin finansörüsün anlamına da gelir.

Spot cümleler: “İleri demokrasi’ iddiasındaki AKP, Türkiye tarihinde ilk kez devletin 132 kurumunun bütçesini birden denetim dışı bıraktı”

13 Aralık tekrar madalyaya dönüyor. Taraf inatçı, ısrarcı ve üstüne üstüne gidiyor.

Madalyayı veren gerçeği açıklasın

Spot cümleler “Uludereli ailelerden sonra Hava Kuvvetleri Komutanı Mehmet Erten’e verilen madalyaya bir tepki de Suriye’nin düşürdüğü Türk RF-4 jetinin pilotlarından Yüzbaşı Gökhan Ertan’ın babası Ali Ertan’dan geldi.”

14 Aralık tarihli Taraf’ın manşeti “Kürtleri rencide etmeyi bırakınız” manşetini okuyoruz. Bu manşet doğrudan Erdoğan’ın Kürt milletvekillerini parlamentodan atma taktiğini hedefliyor. Erdoğan’ı bu taktiğinden vazgeçirmek için kamuoyu baskısı oluşturmaya dönük. Öne çıkarılan cümlelerde “AKP’nin Kürt vekilleri ile belediye ve il başkanları, Başbakan’a Kürt meselesinde üslubunu yumuşatması çağrısında bulundular” ifadesi yer alıyor.

Ve Ahmet Altan’ın son gazetesi 15 Aralık manşet “Başbakan’ın başdenetçisi” hedef doğrudan Erdoğan. Spot cümleler “Dink mahkumiyetindeki imzası nedeniyle oluşan tepkilere rağmen ombudsman seçilen Ömeroğlu, Başbakan tarafından misafir edildi.”

Manşetlerin hepsi AKP ve Erdoğan’ı hedef alıyor. Erdoğan’ın gazetenin bu politikasından çok rahatsız olduğu biliniyor. Hatta zaman zaman konuşmalarında doğrudan Taraf gazetesine çatıyor.

Şimdi geliyoruz Ahmet Altan ve diğerlerinin gazeteden istifa etmek zorunda bırakıldıkları tarihten sonraki Taraf gazetesinin manşetlerine. Ha bu arada A. Altan’ın istifasından sonra geçici yayın yönetmenliğine getirilen Markar Esayan için bir cümle yazmadan geçmek olmaz. Çünkü küçük ipuçları önem kazanıyor. Esayan, 2009 yılı öncesi yazılarında “AKP” diye yazardı. Ancak bu kısaltmanın açık halini Erdoğan karşıtlarının bir kısmı müstehcen şekilde telaffuz etmeye başlayınca Erdoğan kızdı ve ısrarla herkesi “akparti” demeye çağırdı. Taraf’ın geçici yayın yönetmenliğine getirilen Aseyan da bu uyarıyı dikkate alarak 2009 yıllından sonra AKP yazma yerine, o gündür bugündür “akparti” diye yazmaya başladı. Bu yayın yönetmeninin neyi nasıl yöneteceğini siz tahmin etmişsinizdir.

İşte ilk meyveleri:


Ahmet Altan’nın istifasının üzerinden bir gün bile geçmeden 16 Aralık’ta Taraf’ın manşeti “Meclis adalet dağıtamadı” hemen yanında “Araştırma komisyonları yasak savıyor” Manşet altı cümlelerde de “TBMM tarihinde Uludere, Susurluk ve Şemdinli’nin de aralarında olduğu toplam 158 araştırma komisyonu kuruldu ama hiçbir sonuç alınamadı” ifadeleri yer alıyor.

Manşet doğru mu? Doğru. O zaman rahatsızlığım ne? Veya eksik olan ya da saptırılan ne?

Adaleti dağıtacak, adaletli davranacak olan ve insanlık suçlarının üstüne gidecek olan iktidar kararlı olmazsa meclis ne yapabilir? Meclis her şeyden önce bir yasama organı, ayrıca Mecliste kurulan araştırma komisyonlarının yargılama ve yaptırım uygulama diye bir görevi yok. Komisyonlar sadece olayları araştırırlar ve elde ettiklerini rapor haline getirip meclis genel kuruluna sunarlar. Bu manşet iktidarının sorumluluğunu meclise yıkarak AKP’yi aklama ve masum gösterme manşetidir.

Haberin içinde “içtüzükteki engeller sebebiyle verimli sonuç alınamıyor” cümlesini okuyoruz. İçtüzük engel oluyorsa değiştirecek olan iktidar partisinin sayısal gücü değil mi?  Yine haber metni bilgi ve belgelerin “devlet sırrı, ticari sır” gerekçesiyle verilmediği belirtiliyor. Araştırmanın önünde engel olan “devlet sırrını, ticari sırrı” ortadan kaldıracak olan iktidar değil mi? Ama bu haberin hiçbir yerinde AKP iktidarının yapması gerekenler ve yapmadıkları geçmiyor. Böylece AKP korunup kollanmış oluyor.

17 Aralık manşet “ 8 bin kişiyle CHP’ye dönerim
18 Aralık manşet “Ahmedinejad’a general freni”
19 Aralık manşet “Atatürk’ü koruma pahalıya patladı”

Görüldüğü gibi AKP ve Erdoğan karşıtı/eleştirel manşetler son bulmuştur.
Hatta 18 Aralık tarihli Taraf’ın 10. sayfanın başköşesine beş sütuna Tayyip’in fotoğrafı ile birlikte oturtulan başlık ne olacaklarının ön habercisi oluyor. “Kuvvetler ayrılığı başına bela”

Bu başlık Tayyip’in yarım yamalak var olan Türk hukuk devletinden şikâyetçi olduğu konuşmasına ilişkin oluşturuluyor. İç sayfalarda görmeye başladığımız AKP iktidarı ve Erdoğan’ı olumlayan manşet haberleri yakın bir zamanda birinci sayfada okuyacağız.

Markar Esayan’ın yayın yönetmenliği geçiciydi, yerine tez esas oğlan bulundu. Radikal’den transfer Oral Çalışlar Taraf’ın sorumluluğuna getirildi. Artık Taraf, AKP iktidarının yayın organına dönüşmüştü. Ancak kısa bir süre sonra Fethullah ile Erdoğan/Davutoğlu kliğinin iktidar kavgası gazetede yeni bir operasyonu dayattı. Yaklaşık üç ay görevde kalabilen Çalışlar 25 Nisan 2013 tarihinde istifa etti. 27 Taraf yazarı bir bildiri yayınladı. Taraf gazetesi sahibi Başar Aslan’a hitaben bildiride şöyle deniliyordu “Taraf Yazı işleri Müdürü Kurtuluş Tayiz’i, Genel Yayın Yönetmeni Oral Çalışlar’a rağmen görevden almanızı gazetecilik meslek adabıyla bağdaştıramadık. Taraf bugüne kadar editoryal bağımsızlığa saygılı bir çizgi izledi. Böyle kalmasını önemsiyoruz. Taraf gazetesi yazarları ve çalışanları olarak yazı işlerine yönelik bu tasarrufunuzu geri almanızı istiyoruz” Tabii patron bu bildiriyi takmadı. Bildiride imzası olanlardan Murat Belge, Tan Oral ve Ertan Altan’ın dışındakiler istifa ettiler.

Genel yayın yönetmenliğine Neşe Tüzel getirildi. Rivayete göre Neşe Tüzel’in eşi Süleyman Yaşar – Sabah gazetesine geçmeden önce Taraf yazarıydı- Taraf gazetesi sahibi Başar Aslan’a N. Tüzel’in genel yayın yönetmenliğine getirilmesi için telkinde bulunmuş. Hatta Tüzel’in göreve getirildiği tarihten bir gün önce Başar Aslan ile Süleyman Yaşar birlikte yemek yemişler. Bu ilişkiyi Süleyman Yaşar’da “Biz Başar bey ile dostuz, sık sık görüşüyoruz. Ama o Neşe’nin işi ben Neşe’nin işlerine karışmam” babında açıklama yaptı. Bu rivayetin önemi şuradan geliyor; Süleyman Yaşar Türkiye’nin en hızlı liberal ekonomi savunucusudur. Dolayısıyla gazete liberal çizgiye oturarak Fethullah cephesinden Erdoğan/Davutoğlu’na salvo atışlarında bulunmasının işareti oluyor. Nitekim sonraki yayınlarda AKP iktidarını ve özellikle Tayyip’i hedef almalar peş peşe geldi. Polisi kollayıp MİT’e sürekli saldırı haber ve yazıları birbirinin peşi sıra yayına kondu.

Bugün Taraf gazetesi AKP yalakalarının terk ettiği muhalif bir gazete konumdadır. Ancak onun muhalifliğini liberal Fethullah ittifakı şeklendirmektedir.


Comments