Diktatörün Yeni Taktiği

Bütün burjuva politikacıları kaypaktır, yalancıdır, sahtekardır. Bu tiplere kesinlikle güven olmaz. Elinizi verdiğinizde kolunuzu koparırlar. Bunlar çıkarları için her şeyi ama her şeyi yaparlar. Bir dönem birlikte yürüdüklerini an gelir satarlar. Bir dönem düşman olduklarıyla an gelir en iyi dostturlar. Birbirlerine söylemediklerini bırakmayanlar sadece çıkarları için hiç bir şey olmamış kırk yıllık dostmuş gibi müthiş "birlik ve beraberlik" oluştururlar. Bütün dertleri belirledikleri hedefe ulaşmaktır. Böylesine çirkin ilişkiler içeren yolda ulaşılan hedefinde toplumsal gelişme için, insanlık için hiç ama hiç bir faydası yoktur. Bir avuç insanın çıkarları uğruna milyonlarca insanın yaşamı zehir edilir.  

Yolsuzluklarla, suistimallerle köşeye sıkışmış Erdoğan, geçmişte hakaret ve ağız dolusu küfrettikleriyle iktidarını kurtarmak için dokuz takla atarak bir araya geliyor. Erdoğan'ın amacına ulaşmak için her şeyi yapması çok doğal çünkü onun ideolojisi buna elverişli ya kendine Kemalist diyenler, hele hele Kürt hareketinin öncülerine ne demeli?

Kemalistler, Ergenekon ve Balyoz davalarından tutuklu bulunanların serbest bıraktırılmasını büyük bir kazanım olarak görüyorlar. Kürt politikacılar ise KCK ve belediye başkanlarının serbest kalmasını ayrıca bu süreçte Kürtler için ne koparırsak kârdır ile yetiniyorlar. Milyonlarca işçinin ve emekçinin yoksulluğa, insani olmayan koşullarda yaşamaya mahkum edildiğini ve koskoca bir toplumun diktatörün insafına bırakıldığını görmüyorlar, görmek istemiyorlar. En küçük hak arayışının bile polis şiddetiyle bastırıldığını "olur böyle şeyler" mantığıyla yaklaşıyorlar.

Diktatör kendisini sıkıştığı köşeden kurtarmak için bir plan yapıyor. On yıldır birlikte yürüdüğü, sahte delillerle ve uydurma kanıtlarla insanları cezaevine doldurduğu, demokratik yollardan barışçıl gösteri ile haklarını arayanları polis ve hukuk terörüyle doğduklarına pişman etmeği birlikte yaptığı cemaati düşman olarak hedefe koyuyor. Cemaatin dışında kim sistem yanlısı, devlet yanlısı kitlesel etkisi olan her kesimle güç birliğine gidiyor. Kemalistler ile Kürt burjuva hareketi ilk sırayı alıyor. Ardından sanatçılar, spor kulüpleri, sendikalar, sivil toplum örgütleri ve medya organları.... Hepsini memnun edecek mavi boncuk dağıtımı başlıyor. Ağızlarına bir parmak bal sürülmüş olan bu güçlerin temsilcileri şıkırdım şıkırdım diye oynaya oynaya Erdoğan'ı kurtarmada aktif görev üstleniyorlar. Kemalistler, Kürt politikacılar "oh kucağımıza düştü" sevinciyle Erdoğan'ın kendilerine geçmişte burunlarını sürterek yaşattığı acıları unutuveriyorlar. Artık diktatör geceleri rahat uyuyor. Ve her fırsatta "dualarımı kabul eylediğinin için sana şükürler olsun yarabbi" diyerek bir kez daha, bir kez daha, bir kez daha Allah'ına dualarıyla minnet duygusunu iletiyor.

Kliklerin iktidar kavgasında Erdoğan, Cemaati yalnızlaştırma ve kuşatma operasyonunda başarılı oluyor. Son günlerde kimse yolsuzlukları tartışmıyor, medya "komplo", "darbe" sözcüklerini tartışırken, şimdilerde askerlerin ve tutuklu politikacıların nasıl serbest bırakılacağı haber ve yorumlarla gündem oluşturuyor. 17 Aralık ve sonraki bir kaç gün "tarihimizin en büyük yolsuzluk operasyonu" diye haber yapan medya birden değişiyor. Hiç bir medya kuruluşu yolsuzlukların üzerine gitmiyor, varsa yoksa içeridekilerin nasıl serbest bırakılacağı gündeme oturuyor.

Bugünkü gazetelerin başlıklarına baktığımızda durum daha iyi anlaşılıyor.

Hürriyet, birinci haber başlığı yeniden yargılama ile ilgili "Celladımıza bırakmayın" İkinci haber savcı Öz'ün Dubai tatili "Savcıyı Dubai'de biz ağırladık"  Sabah birinci haber savcı Öz ile ilgili manşet "Hesap zamanı"  Vatan yine Öz haberi "Dubai tatiline 'Aga'r fatura" ve ikinci haber "Bizi celladımızın insafına terk etme"  Posta "Dubai bilmecisi" Star "Savcı'yı Dubai'ye ben gönderdim" Haber Türk "Celladın insafına terk etmeyin" Radikal "Yargı fırtınası" Cumhuriyet "Tek çıkış reform" ikinci haber "Dubai bombası" Taraf sürmanşet "Hoşgeldin askeri vesayet!" Yeni Şafak Savcı Öz ile ilgili "Faturayı sponsor kesti" Sözcü "Mit 8 ay önce kirli ilişkileri Tayyip'e bildirmiş"

Burjuva gazetelerinin yolsuzluk haberlerini unuttuğu görülüyor. Onun yerini savcı Öz ve tutuklu askerler ile politikacıların mahpustan nasıl çıkarılacağı haberleri alıyor.

Burjuva medyası böyle de ya solcular? Bir de onlara bakalım Aydınlık "Bu işi çözeceğiz" manşetiyle yeniden yargılamaya ilişkin Barolar birliği başkanı Feyzioğlu'nun açıklamasına yer veriyor. Gündem sürmanşet "Özgürlüğün anayasası" ve birinci haber "Paris hala karanlık" (Oysa Cemil Bayık, Paris'te katledilen üç kadının sorumlusu olarak cemaati işaret etmişti) Birgün "Adana'dan korktular TIR'a MİT'çi koydular" Evrensel "Bol ödüllü çevre kirliliği" Sol "Ankara'nın haline bak" birinci haberi cahillik, işsizlik ve hastane yatak sayısı ile ilgili. Galiba sol basın ile biz farklı ülkelerde yaşıyoruz.

Burjuva medyası için fazla sözü gerek yok. Onlar sistemi ve devleti kurtarmak için cemaatten kurtularak Erdoğan diktası ile anlaşmaya dünden hazırlar. Kürt gazetesi Gündem içinde fazla bir şeyler söylenemez. Çünkü sonuçta onlar her zaman sadece Kürtler ne kazanıyor açısından bakarlar her şeye. Böyle bir sürece de faydacı zihniyetle yaklaşarak Kürt kazanımı açısından değerlendireceklerdir. Ama kendilerine sosyalist diyenlere ne demeli? Aydınlık grubu "vatan, emek, namus" sloganıyla yayınlanarak ve hiç bir zaman sisteme karşı olmamış tersine sistemi korumak ve burjuva diktasını halka zorla kabul ettirmek için her türlü şiddeti uygulamış generaller ve subaylar ile kucaklaşması onun nerede durduğunu gösteriyor. Ya Birgün, Evrensel ve Sol? Devletin kendi hukukunu bile hiçe saydığı, çürümüşlüğü, kapitalist sistemin sonucu olarak ortada. Hastalık üreten, mutsuzluk üreten, sevgisizlik üreten bu düzeni teşhir etmenin bu kadar olgunlaştığı aşamada olması gerekenler ne yazık ki olmuyor.


Büyük yolsuzluk operasyonunun olduğu gün ve sonrası Erdoğan çok öfkeliydi, herkese şiddetle saldırıyordu. Elinde fazla güç olmadığı için çaresizliğini öfkesine yansıtıyordu. Sonraki günler içine düştüğü zor durumdan çıkacak plan geliştirdi ve uygulamaya koydu. Plan tıkır tıkır işlemeye başladığında sakinleşti, öfkesini kontrol altına aldı, rahatladı. Erdoğan, cemaati yalnızlaştıran kuşatma planında bir araya geldiklerine hiç güvenmiyor. Keza diğerleri de Erdoğan'a güvenmiyorlar. Karşılıklı güvensizlik içinde çıkarları gereği bir araya gelmek zorunda kalmış olanların birliktelikleri çok fazla uzun sürmez. Her an birbirlerine kazık atmaya hazırdırlar. Hele şu ilk aşama bir geçilsin, birbirlerinin kuyularını nasıl kazdıklarını hep birlikte izleyeceğiz.       

Comments