Uçak Düşürmek Uçurtma Düşürmeye Benzemez
Ermenilerin yaşadığı Keseb
kasabası çatışmalarından ayrı düşünülemez diyorum, bu bir. Sadece uçak düşürme
değil, Türk devleti kara birlikleriyle ve lojistik destek sağlayarak Keseb
kasaba savaşına müdahil olmuştur. Gerek hükümet yanlısı gerekse de muhalif burjuva
medyasının yaptığı yayınlar bir gerçeği gizleme telaşı aynı zamanda savaş
kışkırtıcılığıdır. Sadece uçak düşürmeyi haberleştirmek, Türk ordusunun kara
güçleriyle savaşa katıldığını gizlemek, vatandaşları Suriye'deki Esat
yönetimine karşı düşmanlaştırma propagandası yapmaktır. Türk devleti ve onun
Erdoğan/Davutoğlu savaş kliği Suriye sınırında iki cephe açtığı görülmektedir.
Bir yandan Rojova'da kendi iktidarlarını kurmuş olan Kürtlere karşı saldırıları
organize ederken, diğer yandan da sürekli kayıplar vermekte olan dinci çetelere
karadan ve havadan destek vermektedir.
İkincisi ve önemlisi;
Seçimlere bir hafta kala Erdoğan/Davutoğlu savaş kliğinin siyasi kazanıma
ihtiyacı bulunuyor. "Kürt barış" süreciyle milliyetçi oyların önemli
bir bölümünü kaybetmiş görünüyor. Anketlerde MHP oylarının 14 - 18 bantının
içinde çıkması bunun göstergesi oluyor. Öncelikle milliyetçi duyguların
etkilenmesi gerekiyor. Kürtlere savaş açamayacağına göre, dış düşmana ihtiyaç
bulunuyor. Gerçi emperyalist güçlerin Ukrayna'yı karıştırması ve yeni
emperyalist güç Rusya’nın Kırım'ı ihlak etmesi bu fırsatı yaratıyor ama
diktatörlüğün Rusya'ya kafa tutacak gücü olmadığından yutkunmakla yetiniyor.
Kıbrıs veya Ege denizi kıta sahanlığı gerekçesiyle de Yunanistan ile kapışamaz.
Geriye her şeyin hazır olduğu Suriye kalıyor. Ortadoğu'da Erdoğan/Davutoğlu
savaş kliğinin birinci düşmanı Esat, İsrail sonra geliyor. Suriye işgal savaşı
başlatıldığında Erdoğan'ın 2 ay sonra çetelerincellatlarıyla Emeni camisinde
namaz kılma hayalini açıklamıştı. Suriye savaşı 3 yılını tamamladı Erdoğan’ın
dinci çeteleri emperyalist desteğe rağmen kayıplar vermeye devam ediyor. 2013
yılının Mayıs ayında da Gazze'ye gidecekti ama neredeyse bir yıl oldu bırakın
Gazze'ye gitmeyi artık sözünü bile etmez oldu. Bu uçak düşürme olayını
yorumlayan iktidar yanlısı "strateji uzmanları" diktatöre yağ çekme
yarışı esnasında bir gerçeği de itiraf ettiklerinin farkında olmuyorlar.
Uzmanımız diyor ki; Bu uçak düşürme Arap halklarının gözünden düşmüş olan
Erdoğan'ın itibarını da yükseltiyor. Çünkü diyor şimdiye kadar Esat'a karşı hep
yumuşak politika izlendi itibar kaybedildi ama bu uçak düşürme ile Erdoğan'ın
itibarı yeniden yükseldi. İşte bu "uzmanlara" insanlığı soksan bir de
tıpa taksan hayata içlerinde durmaz. Bunlar için insanın hiç ama hiç önemi yok,
varsa yoksa "kazanım"
Evet, uçağın düşürülmesi ile
diktatörlük Türk milliyetçi duygularını okşamış ve onların sempatisini
kazanmıştır. Benzer gelişmelerin olması olasılık dâhilindedir. Baskın Oran'ın
yazdığı gibi "Erdoğan milli hislere
oynuyor korkmak lazım". Buradaki "korkmak" sözcüğünü biz çok
tehlikeli olarak algılayacağız ama diktatörden asla ve asla korkmayacağız.
Diktatör bizden korkacak ve korktuğu içinde baskı ve zulmünü her gecen gün
artırmaya devam ediyor. Ancak tehlike gerçekten çok büyük, diktatör kendi
iktidarını korumak için her şeyi ama her şeyi yapabilecek karakter özelliğine
sahip görülüyor. Şunu çok iyi biliyor; İktidarı kaybettiği zaman yüce divan ve
sonu hapislik. Bu kez öyle hapiste mangal partileri eşliğinde parti kurmak
çalışmaları yapamayacağını da. Hapislik demek onun iyice itibarsızlaştırılması
anlamına geliyor. Yine de bir grup kendisini bilmez "Erdoğan sen bizim
gururumuzsun" sloganları eşliğinde sahip çıkan on binler olacaktır. Bizim
bildiğimizden çok daha fazlasını bilen Erdoğan iktidarı öyle kaderine razı bir
şekilde vermeyecektir. Onun için hiç
aklımıza gelmeyen birçok tezgâha başvurulabilir. Osmanlıda oyun çoktu ama Yeni
Osmanlıda oyun daha çok.
Uçak düşürme olayı bir dizi
görüşmeden sonra olması mümkün değil. Bu tür uçak düşürme olayları doğrudan
Genelkurmay kararı ile ve esas olarak da hava kuvvetleri komutanlık kararı ile
gerçekleşiyor. Uzmanlarımız diyor ki; Türkiye angajman kurallarını
değiştirdiğini bütün dünyaya duyurmuştu. Sınır ihlalinde silah kullanacağını
açıklamıştı. Yani Türk devleti haklı diyor. Sınır kevgire dönmüş kimin girdiği
kimin çıktığı belli değil. Silahlı çeteler çirit atıyor ama uzman sınır
ihlalinden söz ediyor. Demek ki sınırı kimin ihlal ettiği önem kazanıyor. Türk
devleti angajman kurallarının değiştiğini açıklamıştı, bunun etkisi var.
26 Şubat 2014 tarihinde
yapılan son MGK toplantısının basına yansıyan kararlarını incelediğimizde Milli
Güvenlik Siyaset Belgesi'nin yeniden gündeme geldiğini görüyoruz. Ancak daha
çok iktidarın diğer kliği olan Gülen Cemaati'nin konuşulduğu ve alınması
gereken tedbirler üzerinde durulduğu biliyoruz. Büyük olasılıkla Suriye'ye
ilişkin angajman kurallarımızı biraz daha ileriye taşıyalım şeklinde bir
görüşme yapılmadı. Bu durumda Erdoğan ile Genelkurmay’ın ikili görüşmesinde
konunun gündeme gelme ihtimali oldukça fazla gibi duruyor. 30 Ocak 2014
tarihinde Erdoğan Genelkurmay görüşmesinde uzun uzun Suriye konuşulduğu
biliniyor. Özellikle aşırı dinci İŞİD'in sınırlardaki hâkimiyeti ve
Türkmenlerin durumu üzerinde durulduğu basına yansımıştı. Bunların dışında
genelkurmay veya hava kuvvetleri komutanlığı ile Erdoğan'ın görüşmesi olup
olmadığı bilinmiyor. Geride bıraktığımız gelişmeleri dikkate aldığımızda şöyle
bir sonuç çıkarmak olanaklı oluyor: Erdoğan'ın yapılan görüşme ve toplantılarda
"vurun", "düşürün", "hiç çekinmeyin" gibi
mesajlar verdiği ve genelkurmayın bu mesajları dikkate aldığı, zaten var olan
angajman kurallarının zemin oluşturduğu, Türk devletinin de NATO silahlı gücü
tarafından korunduğu ve yalnızlığa mahkum edilmiş Esat yönetiminin uçağını
düşürmekle başına bir felaket gelmeyeceğini, Erdoğan ile iyi ilişkiler içinde
olan ve görev süresinin uzatılması için gerekli hazırlıkların yapıldığı
genelkurmay başkanı Özel'in de rahatlıkla "düşürün" talimatı vererek
iktidardan büyük bir "aferim" alacağından keklik avlar gibi Suriye
uçağı avlanıyor.
Düşürme olayının başka bir
boyutu da düşen uçak pilotunun tedavi gördüğü hastanede SANA habere ajansına
yaptığı açıklamadır. Sınırı ihlal etmediğini, teröristleri izlediğini
belirtmektedir. Buradan şöyle bir sonuç çıkarmak olanaklıdır; Suriye uçağı
sınırı ihlal etmemiştir, genelkurmay Erdoğan'ın siyasi beklentisini
gerçekleştirmek için ama daha önemlisi Keseb sınır kapısını ele geçirmek
saldırısında bulunan çetelere destek olmak amacıyla Suriye uçağını hedef
almıştır. Pilotun paraşüt ile atlayıp kurtulmasına bakılırsa pilotun paraşüt
ile indiği yer Türkiye toprakları değildir. Aynı zamanda çetelerin bulunduğu
bölgede değildir. Türk genelkurmayının ve iktidarın yaptığı açıklamalar gerçeği
yansıtmamaktadır. Ama burada önemli olan sınır ihlali olup olmaması değildir,
burada önemli olan Türk devleti genelkurmayının uçağı düşürerek bir yandan
Suriye ordusu ile sınır kapısı çatışmasına girmiş olan çetelere destek olmak
diğer yandan da diktatörlüğünün siyasi beklentisini gerçekleştirmiş olmasıdır.
Bu arada Yeni Osmanlıcılığın
haber ajansı olan Anadolu Haber Ajansı’nın Yugoslavya iç savaşında çekilmiş National Geographic’da yer alan fotoğrafı Suriye uçağının düştüğü an diye tüm
üyelerine servis etmiştir. Bütün medyada bu fotoğrafı kullanmıştır. Anadolu
Ajansı böylesine sahtekar haber ajansı durumuna Erdoğan/Davutoğlu savaş kliği
düşürmüştür. Bu sahtekarlığı Bülent Arınç’a bağlı devletin haber ajansı
yapmıştır.
Comments
Post a Comment