IŞİD
emperyalistlere dolaylı destek oluyor
Dünya medyasında yayınlanan İslamcı aşırı
dinci örgüt katliamlarını "Müslüman - Hıristiyan medeniyet" çatışması
ve rekabeti açısından değerlendirmek gerekiyor. Her iki dinin de kendisinin en
ileri medeniyet olduğunu ileriye sürdüğü biliniyor. İslam ideoloji savunucuları
İslam medeniyetinin dünyaya hakim olması ile insanlığın kurtulacağına inanıyor.
Hıristiyan inanç sahiplerinin bir kısmı ise neredeyse İslam'ı ve Kuran'ı kutsal
kitap olarak görmüyor. Dinler arasındaki bu çatışma ve rekabet inançların
dünyevileştirilmesi ile olanca hızıyla devam ediyor. Din adına hareket edenler,
eylemde bulunanlar her şeyi Allah için yaptıkları iddialarını sürdürüyor.
Dolayısıyla eylemleri ve tavır alışlarıyla inandıkları dini ya güçlendiriyor,
sempati oluşturuyor ya da olumsuzluyor, antipati oluşturuyor. Örneğin Boko
Haram'ın okuyan kız çocuklarını kaçırması, bir anlamda öğrenmeyi ve eğitimi
yasaklaması, IŞİD'in kendisi gibi inanç sahibi olmayanların boğazlarını keserek
katletmesi dünya medyasında geniş yer buluyor.
Müslüman aleminde sürekli birbirleriyle
olan çatışmalar, savaşlar, katliamlar Hıristiyan dünya da görülmüyor. IŞİD, El
Kaide gibi katliamcı örgütlerin eylemleri dünya kamuoyu tarafından nefret ile
karşılanıyor. Müslüman aleminin ezici çoğunluğunun da bu eylemleri
desteklemediği görülüyor. İran İslam devrimi Birleşik Devletler emperyalizmine
karşı olma özelliğinden dolayı Müslüman aleminde büyük bir sempati
oluştururken, IŞİD gibi şeriatçı örgütlerin eylemleri antipati oluşturuyor.
E. Yıldızoğlu'nun köşesinde aktardığı son
yapılan kamuoyu araştırmaları Müslüman alemin ne kadar tedirgin olduğunu
gösteriyor. Uluslararası eğilimler araştırma kuruluşu (PEW) 14 Müslüman ülkede 14 bin 200 kişiyi kapsayan 10 Nisan-25 Mayıs
2014 tarihleri arasında anket yapıyor. Çıkan sonuç şu; aşırı dinci örgütlere
duyulan kaygı 2013 yılında Türkiye'de yüzde 23, Lübnan'da yüzde 81 iken 2014
yılında sırasıyla yüzde 50 ve yüzde 92 oluyor. (E. Yıldızoğlu, Cumhuriyet, 07.
07. 2014)
Katliam ve vahşice öldürme görüntüleri
Müslüman aleminde bu örgütlere karşı giderek kaygıyı artırdığını
görüyoruz. Bu kaygıyı özel olarak
propaganda faaliyetleri yapılmadan, sadece görüntüler ile oluştuğunu da
belirtmekte fayda var. Çünkü dine karşı yapılan her eleştiri Müslüman aleminde
dine saldırı diye yorumlandığından ve o ülke hukukçuları da "halkın dini
duygularını rencide etmekten" dava açtığı için kimse eleştiriyi göze
alamıyor. Ayrıca Müslüman ülkelerinde yaşayanlar aşırı dinci örgütlerin
eylemlerinden hareketle İslam bu değil diyor. Kimileri de bu tür eylemler
İslam'a zarar veriyor açıklamasını yapıyor. Müslümanların duydukları bu
rahatsızlığı eyleme veya pasifte olsa tepkiye dönüştürmüyor olmaları kafalarda
soru işareti yaratıyor. Erdoğan, kafa kesen, alevi ibadethanelerini, türbeleri
bombayla havaya uçuran, toplu katliam yapan IŞİD'e terörist demekten, tepki
göstermekten özenle kaçınıyor. Bu durum
acaba anket sonuçları şüpheli mi demeye vardırıyor. Ancak şunun gerçek olduğu
biliniyor. Müslümanların ezici çoğunluğu IŞİD gibi aşırı dinci örgüt eylemlerine
"İslam'da bu yoktur" tepkisini verdiği gözlemleniyor. Fakat
mezhepçiliğin Müslüman toplumları birbirine düşmanlaştırması sonucunda
Sünnilerin diğer mezhepten olanlara karşı bu katliamları yapıyor olması, aynı mezhepten
olan Sünnileri pek fazla rahatsız etmiyor. Sünni mezhebi dışındakilerinin
katlediliyor olması gizli bir memnuniyet oluşturduğunu tahmin etmek zor
olmuyor. Çünkü; Sünni inanç sahiplerinin yayın organlarında yazdıklarının
kendilerinin dışında kalanlardan nasılda nefret ettikleri gözlemleniyor. Daha
da ötesi Erdoğan'ın Aleviliğine vurgu yaparak Kılıçdaroğlu'nu meydan
mitinglerinde yuhalatması bu gizli memnuniyeti oluşturan faktörler oluyor.
Aşırı İslamcı örgütlerin bu eylemleri
Hıristiyan aleminde memnuniyet oluşturuyor. Emperyalist ülke toplumlarının dini
inançlarının Hıristiyanlık olduğu dikkate alındığında emperyalist devletin din
aracılığıyla kurduğu iknayı güçlendiriyor. Bu toplumlarda var olan değerlere
sahiplenmeyi artırıyor. Hıristiyan dünyanın emperyalist kapitalist sistemi
mutluluk, güven verici oluyor. Bu yüzden Avustralya Başbakanı Julya Klark,
Mursi için gösteri yapan İslamcıya şöyle diyor. "Niçin bu kadar mutaassıpsın? Niçin Suudi Arabistan ya da İran'da
ikamet etmiyorsun? Niçin İslam devletini terk ettin? Siz Allah'ın İslam ile
mübarek kıldığını söylediğiniz devletleri terk ediyorsunuz ve kafir olduğu
söylenen memleketlere göç ediyorsunuz. Hürriyet, adalet, refah, sağlık güvencesi,
sosyal güvenlik, kanun önünde eşitlik, adil çalışma fırsatı, çocuklarınızın
geleceği, yorum ve düşünce hürriyeti için. O halde bize fanatiklik ve nefretten
bahsetmeyin. Biz size kaybettiğiniz her şeyi verdik. Bize saygı duyun, ya da
burayı terk edin!"
IŞİD gibi aşırı dinci örgütlerin
eylemlerinden en çok emperyalistler memnun oluyor.
Ortadoğu'da Müslümanların birbiriyle
sürekli savaş halinde olması emperyalistlerin kontrol kurmasını
kolaylaştırıyor. İsrail kendini daha güvende hissediyor. Kürtler mevcut
durumdan faydalanarak adım adım bağımsız (!) devletlerini kuruyor. İslam Türk
diktatörlüğü Irak merkezi hükümetinin çaresizliğini faydaya dönüştürerek Kuzey
Irak Kürt petrollerinden pay kapıyor. En önemlisi emperyalizmin uzun süredir
içine düşmüş olduğu ekonomik bunalımdan çıkamamanın getirdiği Ortadoğu savaşı
olgunlaşıyor. Emperyalistlerin öngördüğü şekilde yeni Ortadoğu haritasının
çizilmesine doğru gidiliyor.
Comments
Post a Comment