Kürt
Burjuva Hareketini Anlama
Tarihi ve yakın geçmiş gerçeğini hakikata
dönüştüremeyenler sınıf mücadelesini ileriye taşıma beceri ve yeteneklerinden
yoksundurlar. Oluşturacakları ittifaklar ve taktikleri gerçek ile örtüşmediği
için işçi ve emekçi kazanımlarını çoğaltmaya hizmet etmeyecektir.
Zaman tünelinde zaman modülü ile oldukça
gerilere gideceğiz, feneri önümüze tutup kurulan tuzakları görebilmek için.
Önümüzü aydınlatacak birinci tarihsel gelişme:
Mısır.
Siz Osmanlı yalakacılarının Ortadoğu'ya Birinci
Dünya savaşına kadar hakimdik, biz yönetiyorduk böbürlenmelerine bakmayın.
Kağıt üzerinde Osmanlı yönetiyordu ama gerçek o değildi. Mehmet Ali Paşa'nın
önünü İngiltere, Fransa ve Çarlık Rusya'sı kesmeseydi Anadolu'nun yarısına ve
Yunanistan'ın Mora Yarımadası'na kadar gelmiş olan Mehmet Ali Paşa İstanbul'da
saltanatı ele geçirecekti. Mehmet Ali Paşa karşısındaki güçleri görünce Şam
civarı ve Mısır ile yetinmek zorunda kaldı. Bu süreç sonrası İngiltere, Mısır
ile çok yakından ilgilendi. Konuyu uzatmadan Mısır'ın jeolojik olarak çok
önemli olduğunu belirterek devam ediyorum. İngiliz emperyalistleri Mısır da
kendi hakimiyetlerini oluşturdular. Birinci paylaşım savaşının galip devleti
olarak Mısır'ı açıktan işgal etmediler ama "yeni sömürge" yöntemleri
ile amaçlarına ulaşmak istediler.
İngiliz sömürgeciliğine karşı Mısır milliyetçi
direnişi Zaglul Paşa önderliğinde örgütlendi. Direniş 1919 devrimi diye
tanımlanan kazanımlar ile sonuçlandı.
Eeee, ne var bunda bu bize nasıl ışık oluyor
diyeceksiniz. Biraz sabır gerekiyor ve bunun ön hazırlık olduğunu
unutmuyoruz.
Mısır'ın güneyinde Sudan bulunuyor. Mısırlılar
zaman zaman Sudan'ı kendi toprakları olarak değerlendirmişlerdir. Mehmet Ali
Paşa, Sudan'ı işgal ederek yönetimin başına da oğlunu getirdi. Sudanlılar
işgale karşı özellikle Molla Muhammed Ahmet-el Mehdi tarafından direniş
hareketi örgütlediler.
İngiltere emperyalist gücü Mısır'ı yönetmeye
başladığında Sudan'ı da işgal etti. İşte şimdi bize ışık olacak olan aşamaya
geldik.
İngiliz sömürgeciliğine karşı Mısır'da Zaglul
Paşa başkaldırıyor, Sudan'da da milliyetçiler İngilizlere karşı başkaldırıyor.
Mısır ve Sudanlı milliyetçiler bağımsızlık için İngiliz emperyalizmine karşı
birlikte mücadele ediyorlar.
Kıssadan hisse; Mısırlı milliyetçiler İngiliz
emperyalizmine karşı bağımsızlık mücadelesi verirken Mısır tarafından yıllarca
işgal edilmiş olan Sudanlı milliyetçiler emperyalizmle kol kola girmiyorlar.
Emperyalizme gel bizi kurtar bu zulmedenlerden demiyorlar. El aman dilemiyorlar.
Sonuç ne mi oluyor? Devası güç karşısında kaybediyorlar.
İkinci tarihsel örnek: Ortadoğu
Osmanlı, Hac şehri olan Mekke'yi Türkleştirme
girişiminde bulunmadı. Yönetimi Mekke Şerifliğine bıraktı. Abdülhamit her ne
kadar diktatör olsa da oldukça zeki ve kurnaz sultandı. Şeriflik makamı Haşimi
ailesinden soy yoluyla geçiyordu. Abdülhamit döneminde makamda isyankar
denilebilecek hırslı Hüseyin Bin Ali bulunmaktaydı. Abdülhamit, şerifi kontrol
altına almak için İstanbul'a yerleşmeye ikna etti. 1908 devrimi ile etkin güç
olan İttihat Terakki, Hüseyin Bin Ali'yi onura etmek için tekrar Mekke'ye şerif
olarak gönderdi. Sanırım İttihat Terakki, Arabistan'da kontrol edemediği ve
giderek rahatsızlık veren Arap aşiretlerini Hüseyin Bin Ali'nin yola getirmesi
beklentisindeydi. Nitekim başkaldırı içinde olan Suudi Hanedanlığı ile savaşmak
zorunda kaldı. Şerif Hüseyin Suudları yendi. Riyat'tan gitmek zorunda kalan
Suud ailesi Kuveyt Emirliği'ne sığındı. Emirlikte örgütlenen Suud Hanedanı
Abdülaziz Şerif Hüseyin ile yeniden savaştı ve Riyad'ı geri alarak 1913 yılında
Osmanlının Hassa eyaletini işgal etmeye yöneldi. Suud Hanedanlığı başarısını
herkese kabul ettireceği bir aşamada Şerif Hüseyin, Bin Suud'un en sevilen ve
en çok değer verilen kardeşini rehin aldı. Suud Hanedanlığı istemeyerekte olsa
Osmanlı egemenliğini kabul etmek zorunda kaldı.
Osmanlının gözünde Şerif Hüseyin'in itibarı
artmıştı. Suudlarla girdiği savaştan da güçlü çıkmıştı. Şerif Hüseyin'in
oğulları güçlerinin farkında olarak Osmanlıdan kurtulmak istiyorlardı. İttihat
Terakki tedirgindi. Kendi yanında tutabilmek için Hüseyin'in oğlu Abdullah'a
Yemen Genel Valiliği makamını teklif etti. Abdullah kabul etmedi. Osmanlıdan
koparak kendi bağımsız hanedanlığını kurmak için İngilizlere kendini kabul
ettirmek istedi. Abdullah İngilizlerin Osmanlı ile olan Ortadoğu'daki çıkar
çatışmalarından faydalanma yoluna gitti. Kahire'de bulunan İngiltere
emperyalizmin temsilcilerini ziyarete gitti. Onlardan Osmanlıya başkaldırı da
destek istedi. Politika kurdu olan İngiltere burjuvazisi "hayır"
demedi ama "evet"" demedi. İlişkisini canlı tuttu.
İngiltere emperyalizmi Ortadoğu'nun tamamına
hakim olmak istiyordu. Fransa, Rusya ve İngiltere Osmanlıdan sürekli tavizler
koparıyordu. Emperyalistler Ortadoğu'daki çıkarlarını gerçekleştirmede zayıf
Osmanlı İmparatorluğunun varlığını devam ettirmesinin daha faydalı olduğu için
hem Osmanlı ile hem de Osmanlıya muhalif güçler ile ilişkisini sürdürüyordu.
Biliyorum biraz uzun oldu ama gerekliydi.
İkinci kısadan hisse;
İngiltere emperyalizmi yıkmak istedikleri ama
çıkarları gereği yıkılmasını da istemedikleri Osmanlı ile ilişkilerini
sürdürürken onu yıkmak isteyen muhalif güçler ile de ilişkisini sürdürüyor ve o
muhalif güçlerin Osmanlıdan ayrılmasını o aşamada onaylamıyor. Çünkü çıkarları
onu gerektiriyor. Ama Birinci Paylaşım savaşı sırasında Osmanlıya karşı ne
kadar muhalif güç varsa, Ortadoğu haritasını yeniden çizmek için, sınırsızca
destekliyor.
Ve günümüz;
Emperyalist güçler Erdoğan iktidarından
kurtulmak istiyorlar. Şimdilik darbe ve benzeri yöntemle alaşağı etmeyerek
çıkarları gereği faydalanma yoluna gidiyorlar. Diğer yandan Erdoğan
iktidarına karşı Kürt muhalif burjuva hareketini destekliyorlar ama onların
bağımsızlık taleplerini onaylamıyorlar.
Mekke Şerifi Hüseyin ve oğulları Osmanlıdan
ayrılmak istiyorlardı İngilizlerden açık destek istediler alamadılar ama
İngilizlere karşı eylemde bulunmadılar. Kürt burjuva hareketi Türk devletinden
ayrılmak isteği ile emperyalistlerden destek istiyor, alamıyor ama
emperyalistlere karşı hiç bir eylemde bulunmuyor.
Şimdilik görünen bu! Yarın tarih tekerrür eder
mi bilinmiyor.
Comments
Post a Comment