Savaş ve Koalisyon
Meclis
Başkanlı seçimini kazanan AKP, 7 Haziran yenilgi psikolojisini üzerinden atmıştır.
AKP şimdi 8 Haziran'dan çok daha güçlüdür. Muhalefet ve özellikle CHP ile Kürt
burjuva hareketi kaybetmenin psikolojisi içine düşmüştür.
Özellikle
HDP dıştalanmış olmanın acısını yaşamaktadır. Erdoğan/Davutoğlu savaş kliği,
Genelkurmay ve faşist MHP Kürt sorununda bir araya gelerek Kürtleri yok saymada
anlaşmış görülmektedirler.
Sorun
sadece Kürt sorunu mu?
Evet, sorun
Kürt sorunu gibi görülmektedir. Ve bir evet daha, birincil sorun Kürt
sorunudur. Ancak esas mesele Ortadoğu haritası yeniden çizilirken pay alma
savaşıdır. Demek ki savaş Ortadoğu'dan pay almak isteyen bütün güçleri
kapsıyor. Eğer Erdoğan/Davutoğlu savaş kliği ve savaş tahrikçisi Devlet Bahçeli
emperyalistlerden onay almadan, ki durum onu gösteriyor, sadece bir kaç top
mermisi ve bir kaç sorti ile yetinmez de kara savaşına yönelirse bu savaşın
nerede duracağı, ne şekilde sonuçlanacağını şimdilik kestirmek zor. Ancak şunu söyleyebiliriz;
en çok kaybı belki Kürtler verecektir ama eninde sonunda Kürtler amacına
ulaşacaktır. Yakın tarihte Yugoslavya örneği mevcuttur. Devlet Bahçeli gibi
faşistler ve Yeni Osmanlıcılığın fetihçileri bu memleketi hem böldürecek, hem
de yüz binlerce insanın ölümüne neden olacaklardır.
Yeni
Osmanlıcılık izlemiş olduğu politik taktik ile savaşa karşı olan güçleri yalnızlaştırmıştır.
Seçim
sonuçlarının Kürt hareketine oluşturmuş olduğu sempati diktatörlüğün usta
taktiği ile büyük ölçüde giderilmiştir. Siyasi bunalımın kitlelerin
memnuniyetsizliği ile birleşerek toplumsal bunalıma dönüşmesi tehlikesi
şimdilik bertaraf edilmiştir.
Bu süreci
etkileyenler.
1- PYD'nin
emperyalistlerin desteği ile IŞİD'in elindeki bölgeyi ele geçirmesi ve giderek
etki alanlarını artırarak Türkiye'nin Güney sınırını kontrol eder duruma
gelmesi
2- Kuzey
Suriye'de İsrail ve Amerika güdümünde Kürt devleti kuruluyor propaganda
faaliyeti ile milliyetçi duyarlılığın harekete geçirilmesi.
3-
Suriye'de PKK ile PYD etnik temizlik yapıyor Türkmenleri ve Arapları zorla
yerinden yurdundan ediyor yoğun propaganda faaliyeti.
3-
Diktatörlük medyasının seçimler sonrası sürekli Kürt illerinde silah zoruyla
seçmenleri HDP'ye oy vermeye zorladılar, hile yaptılar yayınları.
4- Oruç ayı
dolayısıyla Müslüman inanç sahiplerinin diktatör ile gönül bağını geliştirmesi
6- Uygur
Türklerine Çin baskı ve zulüm yapıyor asparagas haberler ile "Türkün
Türk'ten başka dostu yoktur" anlayışının kitlelere empoze edilmesi.
7-
Yunanistan'ın iflasına kitlelerin tanıklık ediyor olmasının yaşamakta olduğu
ülkenin böyle bir kriz içinde olmamasından duyduğu "memnuniyet"
Hiç kimse
Devlet Bahçeli veya Kılıçdaroğlu'na fatura çıkarmaya kalkmasın.
Nazım
Hikmet'in dediği gibi dilim varmıyor demeye ama kabahatin büyüğü biz
sosyalistlerde, devrimcilerde kardeşim.
Türkiye sol
hareketinde bir gelenek oluştu, ne zaman kaybedilse, ne zaman yenilgi yaşansa
hemen kendimizin dışında sorumlu aranıyor. İlk sorumlu da aynen Stalin
dönemindeki III. Enternasyonalin yaptığı gibi sosyal demokratlar oluyor.
Türkiye'de
daha da garip bir şey oldu, Meclis Başkanlı seçimini AKP adayının kazanmasıyla
ilk fatura Devlet Bahçeli'ye çıkarıldı.
Yahu bu
adam faşist değil miydi? 12 Eylül öncesi katliamlarda MHP yöneticisi değil
miydi? Ve bugün Türk'e itaat etmeyen Kürtler başta olmak üzere bütün diğer
etnik kökenlileri kesme nutuklara atmıyor mu? Eee ne bekliyordunuz ki...Bahçeli
gibi faşist zihniyet sahibinden İslam Türk diktatörlüğüne karşı tavır almasını
mı?
Ben en çok
Baykal'a acıdım. Zavallı Baykal züğürt tesellisi olarak Meclis Başkanı
olacağına o kadar çok inandırılmıştı ki tereddütsüz aday oluverdi.
Erdoğan,
var olan bütün politikacılardan çok daha iyi politika yaptığını seçim sonrası
izlemiş olduğu taktikler ile kanıtladı.
Diktatörlük,
Suriye savaşındaki son gelişmeler ve HDP'nin 6 milyon oy alması Yeni
Osmanlıcılık politikaları için tehlikeli gelişme olduğunu gördü. HDP'yi
yalnızlaştırmaya yöneldi. Bunu yapabilmesi için CHP ve MHP'yi yanına çekmek ile
olacağını düşündü. İlk adımı Baykal ile görüşmeyi seçti. Tabii ki Baykal CHP
değildi ama CHP'ye ve CHP'li seçmene bir mesajdı: Sizinle birlikte ülkeyi
yönetebiliriz. Mesaj kitleler tarafından alındı. Emperyalistler, "laik
seçkinci burjuvazi" ve İslamcı burjuvazi de böyle bir koalisyon istiyordu.
Kılıçdaroğlu doğru bir hamle yaparak koalisyon için 14 maddeyi açıkladı. Ama
diktatör bu 14 maddeyi duyunca somurttu, alt çenesi üst çenesine baskı yapmaya
başladı. Hatta söylentiye göre o akşamki iftarda çok iştahsızmış... Ancak
diktatör böyle bir gelişmeyi varsaymıştı, MHP ile de gizli kontak kurmuştu.
Bugünkü (03.07.2015) gazete haberlerine göre bu gizli görüşmenin Devlet
Bahçeli'nin bilgisi dahilinde Genelbaşkan yardımcılarından biriyle
gerçekleştirildiğini öğreniyoruz. Kürt çözüm süreci açısından gönlü CHP ile
koalisyonda olan ama iktidar kavgasında girdiği ittifaklar ile Yeni
Osmanlıcılık politikasının gereklileri MHP ile koalisyonu dayatan açmazdan Erdoğan'ın
nasıl çıkacağını şimdiden kestirmek oldukça güç.
Hangi
koalisyon olursa olsun Erdoğan'ın bir süre geri çekileceği dikkate alındığında
bu geri çekilmenin siyasi olarak kazanıma dönüştürme süreci olacağı
anlaşılıyor. 03.07.2015
Comments
Post a Comment