Suriye Savaşında Değişen Ne?
Savaş Suriye sınırlarının
dışına Irak'a taşınmaya başladı. Türkiye'nin Rus uçağını düşürmesi ile
Erdoğan/Davutoğlu savaş kliği tam olarak istediğine ulaşamadı ama savaşın içine
NATO'yu çekmeyi başardı. Yanlış anlaşılmaya meydan vermemek için şunu da
belirtmekte fayda var; Erdoğan/Davutoğlu savaş kliği Rus uçağını düşürdükten
hemen sonra NATO'ya koşması Suriye savaşında NATO'nun Rusya'ya "hooop dur
bakalım" tavrını koyacağı beklentisindeydi. Bu olmadı. Yapılan açıklamalar
diplomatik dil denilen genel geçer "Türkiye hava sahasını koruma hakkına
sahiptir" şeklindeydi. Hatta emperyalistlerin koalisyon gücünün Amerikalı
komutanı "bu Rusya ile Türkiye arasındadır" açıklaması Erdoğan/Davutoğlu
savaş kliğinin de hayal kırıklığı yarattı ama vazgeçmediler ve hiç bir zamanda
vazgeçmeyecekler. NATO ile Rusya'yı kapıştırmak için her türlü provokasyon
eyleminin içinde olacaklar. Bu savaşın kaybedilmesinin kendilerinin yıkımı
olacağını biliyorlar. Ülkedeki kitlesel desteklerini kaybetmemek, hatta
artırmak için hem Kürt, hem de Suriye savaşını "Kâbe'yi savunma"
savaşı diyerek din savaşına dönüştürmek için özel gayret gösteriyorlar.
Suriye savaşı bir adım daha
ileriye taşındı.
Bu kadar çok savaş gemisinin
Akdeniz'e demir atması insanlığın kurtuluşu için değil, ilk aşamada Suriye'nin
enerji kaynaklarından en önemli dilimi kapmak... İkinci aşama, yıkılmış, harap
edilmiş Suriye'nin savaş sonrası yeniden yapılandırmasında aslan payını almak
ve üçüncü olarak; zaten kendiliğinden gelecek, bugüne kadar
"küreselleşme" denilen aslında emperyalizmin yeni bir aşamasından
başka bir şey olmayan emperyalist ekonomiye Suriyeyi eklemlemek.
Tabii ki her şey burada
bitmiyor, Ortadoğu haritasının yeniden çizilmesine devam edilecek. Özellikle
Birleşik Devletler emperyalizmi;
1- Enerji kaynaklarındaki
hakimiyeti,
2- Ticaret geçiş yollarının
güvenliği ve
3- İsrail'in huzur ve
güvenliği zeminde Ortadoğu'yu yeniden yapılandırma çatışma ve savaşları devam
edecek.
Savaş Irak'a taşınırken, NATO
mevzi alıyor.
NATO, 2 Aralık Bürüksel
toplantısında Suriye savaşında varım diyor. Türkiye için "bölgesel istikrarın güney cephesi" derken, diktatörlüğün
Rus uçağını düşürdükten sonra sık sık kullandığı "Türkiye sınırı aynı zamanda NATO sınırıdır" sözlerinin
hayat bulduğu görülüyor. Bu açıklamayı duyan Erdoğan/Davutoğlu savaş kliği
derin bir nefes alıyor. Çünkü olası bir saldırı NATO'ya yapılmış olacağından
Rusya ve İran'a karşı arkasını sağlam yere dayadığı duygusunu yaşıyor. Yine
Rusya'nın NATO Büyükelçisi Alexander Gruşenko, “Türkiye’nin hava savunma gücünü artırmaya yönelik girişimlerin,
terörist örgütlerden kaynaklanan muhtemel tehditleri yok etme göreviyle
uyuştuğundan emin değiliz” açıklamasından NATO'nun Türkiye hava savunması
için yeni güçlendirici silahlar mevzilendirildiği anlaşılıyor. Bu arada şunu da belirtmede fayda var; Rusya
karşısında korunmaya muhtaç duruma düşmüş olan diktatörlükten
emperyalistler faydalanmak da
gecikmiyor. Örneğin Birleşik devletlerin
İncirlik askeri üssünü kullanma isteğine ayak diretip, dokuz dereden su
getirdikten sonra kabul etmek zorunda kalan diktatörlük, başta Almanya'nın üssü
kullanma isteğine hemen olumlu yanıt veriyor. Öyle anlaşılıyor ki NATO'nun
savaşa girmeye hazırlanmasıyla bu üssü isteyen her NATO üyesinin isteği anında
kabul görecek. Diğer taraftan sınır
kapatma istemini de yavaşta olsa yerine getirmeye başladığı, IŞİD ile
ilişkilerini oldukça alt düzeye indirdiği ve en önemlisi de sığınmacılar
konusunda 3 milyar Euro'ya toplama kampa oluşturmayı kabul ettiği biliniyor.
Irak merkezi silahlı
kuvvetleri ile İran'ın milis güçlerinin Musul'u IŞİD'den geri alma saldırısı
aşamasında Erdoğan/Davutoğlu savaş kliği Musul'un kuzeyine 20 tank ve binin
üzerinde asker mevzilendirerek yeni bir provokatif adım atıyor. Kimi yorumcular
acaba Türkiye'nin "asker koşullandırmasının arkasında NATO'mu var?"
sorusuyla, NATO işi demeye vardırıyor ve bu gerekçelerini de ABD'nin
Türkiye'nin asker göndermesinin "koalisyon aktivitesi olmadığı"
açıklamasına bağlıyorlar. Bu da mümkün.
Genlerinde her zaman
başkasının taşeronluğunu yapma mevcut olan, amaçlarına hizmet ettiği sürece,
taşeronluğa devam edeceklerini unutmamak gerekiyor.
Birleşik Devletleri Başkanı
Obama, Oval Ofisi önemli açıklamalarda kullanılıyor. 7 yıllık görev süresinde Oval
Ofis'ten üçüncü kez halka hitaben konuşuyor. İlki ABD askerlerinin Irak'tan
çekilme açıklamasında, ikincisi ise Meksika Körfezi'ni kirleten BP'nin sızıntı
bedelini ödeyeceğini duyurduğunda. Şimdi de Kaliforniya kentinde saldırı sonucu
14 kişinin ölmesinden sonra Amerika ulusuna Oval Ofis'ten sesleniyor. Amerikan
ordusunun hangi ülkede olursa olsun "teröristlerin" peşinde olacağını
açıklıyor. Kaliforniya saldırısının IŞİD bağlantılı olduğu kabul ediliyor.
Demek ki Suriye ve Irak savaşında Amerikan kara birliklerini de görmek olasılık
haline geliyor.
Tekrar NATO'nun 2 Aralık
toplantısına dönelim. Ortadoğu'da askerlerin nerelere mevzilendirileceği de
değerlendiriyor. Alınan kararlar içinde olacak ki NATO'ya ait 3 savaş gemisi
İstanbul boğazı Sarayburnu sahillerine gelip demirliyor. Üç gün kendini
gösterdikten sonra Doğu Akdeniz tatbikatına katılmak için boğazdan ayrılıyor.
Rusya bu tatbikata Hazır Deniz'indeki savaş gemileri tatbikatıyla yanıt veriyor.
Özetlersem;
Birleşik Devletler
öncülüğünde kurulan koalisyon Suriye savaşında başarısız oldu. Rusya'nın Suriye
savaşına uçaklarıyla katılması ve karada Suriye ordusu ile milislerin başarılı
olması emperyalistlere yeni bir hamle yapmak zorunda bıraktı. 2 Aralık Bürüksel
toplantısıyla NATO savaşta aktif görev almaya karar verdi.
NATO'nun savaşta aktif görev
almaya geçmesinden memnun olan Erdoğan/ Davutoğlu savaş kliği Suriye'den
atılmaya Musul'un kuzeyine asker "çıkarması" ile yanıt verdi. Kısa
vadede küçük küçük başarılar kazanıyormuş gibi görünen bu savaş politikasının çok fazla geçmeden insanlık
için, özellikle Türkiye emekçileri için ne kadar zarar verici olduğu ne yazık
ki yaşanılarak öğrenileceği benziyor. 08. 12. 2015
Comments
Post a Comment