Orhan Savaşçı'nın THKP-C Anıları –4-
Anıların son bölümünü okuyacaksınız. Üçüncü bölüm
sonrası biraz ara uzadı. Memleket hali. Araya daha can yakıcılar girince böyle
oluyor. THKP-C’ye ilişkin olanları üç bölümde bitirmiştim. Bu son bölümü İlyas
Aydın’a ayırdım. Aşağıda okuyacağınız yazıyı Orhan Savaşçı'nın anıları
kitabından derledim. Ne olup olmadığı size kalmış.
İlyas Aydın ajan mıydı?
Bu soru çok konuşuldu, çok tartışıldı. Özellikle
12 Mart sonrası THKP-C’yi savunanlar sık sık bu soruya yanıt aradılar.
Genellikle ajan olduğunda birleştiler.
“Ajandı” görüşünü Filistin kamplarında THKO’lular
tarafından infaz edilmesi ve Uğur Mumcu’nun Niğde cezaevinde Ertuğrul Kürkçü
ile yaptığı söyleşi pekiştirdi. (Bazı istihbaratçıların açıklamaları
tutarsızlık içerdiği için dikkate almıyorum)
Teslim Töre, sorguda İlyas Aydın’ın ajanlığını
itiraf ettiğini devrimci kamuoyuna duyurdu.
Ertuğrul Kürkçü, Uğur Mumcu’ya yaptığı açıklamada
“Benim kanımda İlyas
Aydın’ın ajan olduğu yolundadır. Ancak ben İlyas Aydın’ın kışkırtıcı ajan
değil, bir muhbir olduğu kanısındayım” diyordu. Ajan
değil, muhbir. Dikkat edilirse “benim kanım” diyor
Kürkçü. Böyle sorumsuzca devrimcilik olur mu? Kanı üzerinden bir kişi hakkında
nasıl kesin görüş açıklanabilir. Kanı kanıtlanmamış olandır. Somut veriye
dayanmaz. Delil yoktur.
Aynı röportajda ise Orhan Savaşçı nedendir
bilinmez bugünkü kadar net değil. “İlyas Aydın’ın ajan olduğu yolunda dün kuşkularımız vardı,
bugün de vardır. Fakat bu kuşkuları doğrulayacak kanıtları –maddi kanıtları-
elde edebilmiş değiliz” diyor. Bu sözler 1978 yılına
ait. 2015 Ekim ayında yayınlanan anılarında ise ajan olmadığına ilişkin Mahir
Çayan ile yaptığı konuşmayı anlatıyor. Yani Mahir Çayan’ın ağzından 1972
yılında İlyas Aydın’ın ajan olmadığı anlamına gelen sözleri duyuyor ama 1978
yılında verdiği röportajda şüpheli konuşuyor. 2009 yılında İsmet Öztürk’ün
kitabının değerlendirmesine ilişkin yazdığı mektupta da İlyas Aydın için “vicdanen
çok üzüntülü olduğumu da söylemek istiyorum”
ifadesinden, İlyas Aydın’ın ajan diyerek öldürülmesinden vicdanen çok rahatsız
olduğunu anlıyoruz.
İlyas Aydın’ın ajan olduğuna ilişkin ileriye
sürülenler.
1- Mahir Çayan’ın mektubu.
Mahir Çayan, Kızıldere öncesi Avrupa’da bulunan
Gülten Savaşçı Çayan’a çok kısa bir mektup gönderir. Mektubun bir yerinde, tek
bir cümle olarak İlyas Aydın adı geçer. Gülten Savaşçı Çayan’dan dinleyelim “Kızıldere öncesinde Mahir’den çok
kısa bir mektup almıştım. O mektuptan hatırladığım İlyas Aydın’ı ajan olarak
tanımlamasıydı.” (Sf. 138)
Gerçekten burada çok ilginç bir durum var.
Mahir Çayan mahkemede “Elrom’u İlyas Aydın öldürdü” diyerek, bir notu kasıtlı olarak yakalatır. Ve ertesi günü
gazeteler manşetten “Elrom’u İlyas Aydın öldürdü” ifadesi ile haberi girerler. Orhan Savaşçı bu duruma çok şaşırır. İ.
Aydın’ın öldürmediğini o da bilmektedir. Bu haberin gazetelerde yer aldığı gün
O. Savaşçı Ankara’da saklanmakta olan İlyas Aydın’a gider. İ. Aydın’ı tedirgin
gördüğünü belirtir ve İ. Aydın’ın şu sözlerini aktarır. “Her halde
arkadaşlar zor durumdalar ve zaman kazanmaya çalışıyorlar diye düşündüm” dediğini belirtir.(Sf. 82)
Orhan Savaşçı ile Mahir Çayan arasında, aşağı
yukarı Gülten Savaşçı Çayan’a mektup yazdığı tarihlerde “Elrom’u İlyas Aydın öldürdü” notuna ilişkin şöyle bir konuşma geçiyor.”Mahkemede
zaman kazanma çabası olarak yorumladık’ deyince Mahir ‘Doğru
değerlendirmişsiniz, biz İlyas’ı yurtdışına gönderdiğinizi düşündük’
dedi….İlyas’a kısa bir mektup yazdı. ‘Seni zor durumda bıraktık. Kusura bakma
mealinde” (Sf. 83)
O. Savaşçı’nın bu anlatımı “İlyas Aydın ajandı ve
Mahir onun ajan olmasını deşifre etmek için ‘Elrom’u İlyas Aydın öldürdü’
notunu bilerek yakalattı” tezini geçersizleştiriyor. Ancak bu konuşma esnasında
Gülten Savaşçı’ya yazılan mektuptan Mahir Çayan’ın hiç söz etmemesi ve “Kusura bakma” içerikli mektubun sadece İlyas Aydın’a yazılması, Gülten Savaşçı’ya
gönderilen mektubun düzeltilme gayretinin olmaması başka bir soru işareti.
O. Savaşçı, Gülten Savaşçı’ya yazılan mektuba
ilişkin “Mektupta ajan
kelimesinin amacını aşan bir tanımlama olduğu kansındayım” (Sf. 87) yorumunu yapıyor.
2- Genelkurmayın önünde görülmesi
Gören kim? Belirsiz.
Tamamen bir söylenti geziyor; İlyas Aydın
Genelkurmaya girip-çıkıyordu.
THKP-C’nin alt yapısı için Ankara Keçiören’de
tamirci dükkanı kiralayanlardan Sedat Kesim “Bu arada İlyas ile ilgili Genelkurmay’ın önünde görüldüğü
hatta Genelkurmay’a girip çıkarken merdivenlerde gören kişiler olduğu gibi
söylentiler duyduk ama bunların doğruluk, gerçeklik derecesi, ölçüsü nedir bir
şey diyemeyeceğim.” (Sf. 128)
Daha o tarihlerde İlyas Aydın için “ajandır”
söylentisinin THKP-C üyelerinin arasında dolaştığını anlıyoruz. Yine Sedat
Kesim’den aktarıyorum “Ali
bana Sinan Kazım ile aralında geçen bir diyalogu aktardı. Ali arkadaşlara ‘Bu
İlyas Aydın için polisle ilişkisi var diyorlar ne iştir bu’ diyor. Sinan Kazım
tedirgin bir şekilde ‘aman sus’ deyip konuyu değiştiriyor.” (Sf. 126)
3- İlyas Aydın'ın aniden ortadan kaybolması
Hiç bir zaman açıklığa kavuşmayan, belki de
kavuşmayacak en önemlisi İlyas Aydın'ın ortadan kaybolması.
Operasyonların yoğun olduğu ve yakalanmaların peş
peşe geldiği bir aşamada, büyük olasılıkla 1972 yılının Şubat ayının ilk
günlerinde İlyas Aydın Keçiören'deki tamirci dükkanına saklanması için
getirilir. Dükkan THKP-C'nin lojistik destek sağlayan birimidir. Arananlar,
dükkanın bodrum katında kelimenin gerçek anlamıyla saklanır. Bordumda saklanan
4 kişidir. Şubat'ın 24 veya 25'inci gününde İlyas Aydın "dışarıda işim
var" diyerek bodrumdan çıkar ve bir daha dönmez. Nereye gittiğine, ne
olduğuna ilişkin kimseden haber alınamaz. Ancak olayın tanıklarının
anlatımlarından İlyas Aydın'ın bodrum katında saklanmaktan bunaldığı, tedirgin
olduğu ve daha güvenli bir yer için ayrıldığı şeklindedir.
Dükkanın işleticilerden biri olan Sedat Kesim,
yakalandıktan sonra cezaevine gelen THKO'lulardan İlyas Aydın'ın Malatya'ya
gittiğini öğreniyor. "Mamak
cezaevindeyken yeni tutuklanmış THKO'lulardan İlyas Aydın'ın dükkandan
ayrıldıktan sonra bir süre Malatya'da kaldığını.."
(age, sf. 128)
Neden Malatya?
İlyas Aydın devrimciler ile ilişkiyi Malatya'da
kuruyor. Hava ikmal merkezinde üsteğmen olarak görev yaparken Malatya TİP İl
Başkan'ı avukat Hayrettin Abacı ile ilişki kuruyor. Hayrettin Abacı İlyas
Aydın'ın devrimciler ile ilişki kurmasında referans oluyor.
Hayat böyledir. Devletin baskı ve terörü çok
yakınında hissedildiğinde, örgütün alt yapısı da seni saklamaya, korumaya
elverişli olmadığını gördüğünde en güvendiğin yere giderek tehlikeden
uzaklaşmak istersin. Sanırım İlyas Aydın da öyle yapıyor. Saklandığı bodrum
katında kendini tehlikede hissediyor. Bir an önce kurtulmak istiyor ve en
güvenli bulduğu Malatya'ya giderek oradaki ilişkilerin kendisini koruma altına
alacağını düşünüyor. Ancak ajan olduğu söylentisi de peşinden geliyor.
Oranın devrimcileri bu duyum üzerine tedbirlerini
alıyorlar. Bir okulda müdür olan Mulla Hoca'nın denetimine veriyorlar. Mulla
Hoca çok sıkı takipte ve İ. Aydın'ı hiç yalnız bırakmıyor. Astım rahatsızlığı
olan İ. Aydın bu arada tedavi de ettiriliyor. Bahara doğru iyileşiyor. Hemen
anımsayalım Ankara'daki bodrumdan İlyas Aydın Şubat'ın son günleri
"kaçmıştı" Üç ay gibi bir zaman Mulla Hoca'nın gözetim ve denetiminde
kaldığına göre demek ki İlyas Aydın doğruca Malatya'nın yolunu tutmuş olabilir.
Süleyman Kırteke, baharın İlyas Aydın'ı yanına
alarak köye götürüyor ve köylüye "traktörcü" olarak tanıtıyor. İlyas
Aydın traktör ile köylülerin tarlasını sürüyor.
Süleyman Kırteke ve diğer devrimciler Ankara ve
İstanbul'daki devrimcilerle ilişkiye geçiyorlar. "Kürt Memet'ten Ertuğrul'a kadar hepsinin haberi
vardı. Hepsi, ajan değildir, dediler. Bir tek insan bile karşımıza çıkıp, bu
adam ajandır, demedi." (Süleyman Kırteke, age,
sf. 144)
Bu arada İlyas Aydın Filistin'e gitmek ve orada
Filistin Kurtuluş Cephesi aracılığıyla Gülten Savaşçı'yla görüşmek istediğini
belirtiyor.
İlk gitme başarısızlıkla sonuçlanıyor.
İkincisinde başarılı olunuyor. Ve Filistin'de İstanbul İsrail Konsolosu Elrom'u
öldüren adam olarak klaşinkofların ateşlendiği büyük bir törenle karşılanıyor.
Bir yıl birlikte olduğu Süleyman Kırteke "İlyas'ın yanımızda olduğu
sürece bende bıraktığı intiba; o güne kadar gördüklerim içerisinde, nitelikli
devrimcilerden biri olduğu yönündeydi." (age, sf.
144)
İlyas Aydın, Filistin'de Teslim Töre tarafından
işkenceli sorguyla öldürülüyor. (06.
Ocak. 2016)
Comments
Post a Comment