Ankara Eylemi ve Solun Tavrı
Önce kavramsal düzey diyorum, önemli, çok önemli mutlaka üzerinde
durulmalı.
Günümüzde
bütün kavramların içine ettiler. Burjuvazinin kavramların içini boşaltıp
demagojik bir söylem ile kullanmakta olduğunu Lenin bize yüz yıl önce
söylemişti. Artık bugünlerde neyin faşizm, neyin devrim, neyin terör olduğu
iyice anlaşılmaz oldu.
Silahla,
şiddet ile uzak yakın ilişkisi olmayan muhalifler bile terörist ilan edildiği
günlerde yaşıyoruz.
Diriliş
gazetesinin başyazarı, Suriye'de acımasızca terör yöntemlerini uygulayan IŞİD
gibi, El-Nusra gibi örgütlere devrimci, sürece de Suriye devrimi diyebiliyor.
Terör
nedir? Terör örgütü diye örgüt, terörist diye eylemci olur mu? Bu soruları
yanıtlamamız gerekiyor.
Terör;
korku, panik, sindirme, gelecek kaygısı yaratan eylemlerdir.
Her
silahlı eylem terör eylemi değildir. Örneğin; Banka soymak, silahlı çetelerin
veya resmi silahlı güçler ile silahlı örgütlerin çatışması terör değildir. Ama
çöp kutusunda bomba patlatılması, belediye otobüslerinin molotof ile yakılması,
otobüs duraklarına bomba konulması, bomba yüklü aracın veya canlı bombanın
kalabalıklar arasında patlatılması terör eylemidir.
Sadece
sadece terör eylemleri uygulamak için örgütlenmiş terör örgütü diye bir şey
olamaz. Ama terör yöntemleri uygulayan şiddeti temel mücadele biçimi olarak
kabul etmiş örgütler vardır. Dolayısı ile terör eyleminde görev almış kişi veya
kişilere bir tek eyleminden dolayı terörist denilemez. O sadece terör eylemini
uygulayandır. Oysa o terör eylemine kadar birçok faaliyet içinde olmuştur ve o
faaliyetleri de terör olmayan faaliyetleridir.
Ankara
bombalı saldırısı korku, panik, sindirme ve gelecek kaygısı yaratan eylem
olduğu için terör eylemidir.
Devrimciler,
emekçilerin, mazlumların, ezilmişlerin mücadelesini örgütlenmesini, moralini,
ideolojisini-kültürünü ve kazanımlarını geliştirecek eylem biçimlerini hayata
geçirirler.
Ankara
bombalı eylemi yönetilen ezilmişlerin, mazlumların mücadelesini geliştiren
değil, tersine gerileten ve engelleyicidir. Her şeyden önce toplumu Kürt-Türk
olarak bölen ve Türkler ile Kürtlerin birbirlerine cepheleşmesine,
düşmanlaşmasına neden olandır.
Ankara
bombalı intihar eylemine üç açıdan itirazım var;
Bir;
Terör eylemi olduğu için
İki;
Asla hedef olmayacak günahsız, suçsuz insanları hedef aldığı için
Üç;
Ezilenlerin, mazlumların, emekçilerin mücadelesini geliştirmediği için.
Devrimci/Sosyalist
sol Ankara terör eylemi sonrası adeta sessizliğe gömülmüştür.
"Suça
ortak olmayacağız" isimli bildiriye imza koyan akademisyenler, barış
bildirisi yayınlayıp heyetler halinde mecliste görüşmeler yapan aydınlar Ankara
terör eylemi karşısında sus-pus olmuşlardır. "Suça ortak olmayacağız"
diyenler sessiz kalarak suca ortak olmuşlardır. Barış bildirisine imza koyan
aydınlar terör eylemini izleyen olmakla zaten yetersiz olan inandırıcılıklarını
yitirmişlerdir.(Bir kaçı,yazdıkları ile bireysel karşı çıkışta bulunmuştur o
kadar.)
Bombanın
patladığı akşam Selahhattin Demirtaş'ın kınama açıklaması küçük bir umut olarak
yerini alırken özellikle HDP içindeki sosyalistler hiç seslerini
çıkarmamışlardır.
Görülen
o ki devrimciler/sosyalistler savundukları sınıf ideolojilerinden uzaklaşıp,
Kürt burjuva hareketine biat etmişlerdir.
Ankara
terör eyleminin "efendim T.C faşist devleti Kürdistan'da altı aylık
bebeği, 70 yaşındaki ihtiyarı katlediyor, yerleşim yerlerini yerle bir ediyor,
bu eylemde ona tepkidir" gerekçesi ile savunulamaz.
Devlet
sivil öldürüyor diye, günahsız çocukları öldürüyor diye devrimciler terör
eylemi yapmaz, yapmamalıdır.
Devrimciler/sosyalistler
Kürt örgütlerinin yaptığı bu tür terör eylemleri karşısında yıllarca sus-pus
oldular. Kürt burjuva hareketi ile arasına net ayrım çizgileri koymaktan
kaçındılar. Bu tür terör eylemlerine şiddetle karşı çıkılmayarak toplumun
gözünde PKK ile aynı görüldüler. Kürt emekçileri ile Türk emekçilerinin
ilişkisini geliştirmek, düşmanlaştırmanın önüne geçmek bu tür terör eylemlerinin
ve diğer yanlışlıklara, yarım ağız değil, açıkça ve çok net olarak karşı çıkarak
mümkündür. Karşı çıkamayanlar, tavır koyamayanlar sınıfın bölünmesine,
düşmanlaştırılmasına ve aynı zamanda iç savaşa gidişe ortak olanlardır.
Kürt
burjuva hareketini eleştirmek, onun yanlışlarına karşı çıkmak diktatörlüğün
estirdiği terör ve teslim alma savaşını onaylamak demek değildir. Tersine
Kürler ile dayanışma içinde olarak, diktatörlüğün zulmüne, baskısına, teslim
alma operasyonlarına karşı çıkmak kaçınılmaz görevdir. 26 Şubat 2016
Comments
Post a Comment