MHP Üzerinden Diktatörlük Karşıtı Politik Taktikler

Burjuvazi hiç bir zaman yenilgiyi kabul etmez. Her fırsatta kaybettiğini tekrar kazanmak için atılım yapar. İktidarsız burjuvazi kendisini güçsüz hissettiği gibi geleceğini tehlikede görür. Burjuvazi için iktidar, canlıların yaşaması için gerekli olan oksijen gibidir. İktidardan yoksunluk boğuluyormuş paniğine neden olabilir. Ama panik yaşamaz, soğukkanlılığını yitirmeden, sürekli çelişki, çatışma ve güçler dengesi hesaplarını yapar.

Emperyalistler ise dünya pazarları, ticaret geçiş yolları, enerji kaynakları ve madenler üzerindeki hakimiyetlerini hiç bir zaman kaybetmek istemezler. Bu alanlarının güvencesini o coğrafyalardaki devletler ile kurdukları ilişkilerle sağlarlar. Devletler düzeyinde kurulan ilişkinin toplumlarca da onaylanması için yoğun çaba harcarlar.

Emperyalist devletler uluslararası sermayenin çıkarları için askeri, politik, ideolojik ve kültürel faaliyetler ile toplumları kendi emperyalist çıkarlarını ortak payda durumuna getirirler.

Emperyalistler her açıdan ezilen halklardan ve proletaryadan çok daha tecrübelidir. Dünyadaki her ulusun, her toplumun kendi dinamiğini değerlendirerek çıkarlarını koruyucu politikaları uygulatmak için o ulusların egemen sınıfları ile işbirliği içine girerler. Ön gördükleri politikalar uygulandığı sürece bu işbirliği devam eder.  

Emperyalistler Erbakan'ın kabul etmediği "ılımlı İslam" politikası ile Ortadoğu lider ülkesi olma önerisi için Erdoğan'ı buldular. Refah Partisi Beyoğlu İlçe Başkanlığı döneminde Tayyip Erdoğan ile ilişki kurdular. "Ilımlı İslam" politikasını kabul eden Erdoğan 28 Şubat sonrası TÜSİAD da örgütlü büyük burjuvazi ile bir dizi "köşk", "villa" toplantıları yaparak Özal'ın devamcısı olduğunu vurgulayıp güvenlerini kazandı. Uluslararası sermayenin ve ülkemizin bütün burjuvalarının desteğiyle 2001 krizi sonrası yapılan seçimlerde partisi birinci parti olarak çıktı ve I. AKP hükümeti kuruldu.

Çok uluslu şirketler ve ülkemizin bütün burjuvaları, liberaller, kandırılmış solcular, hatta Kürtler memnundu. Bir tek biz memnun değildik ve tehlikeye sürekli dikkat çektik.

Emperyalistler, Arap Baharıyla hükümet olan Müslüman Kardeşler ile AKP ilişkisinin kısa sürede kendi çıkarları için tehlike oluşturduğunu gördüler. Bu tehlikeli hal Birleşik Devletlerin başını çektiği emperyalist politikanın Suriye savaşında çıkmaza düşmesi ile birleşince kimin nerede durduğu daha iyi görüldü. Darbe marifeti ile Müslüman Kardeşler hükümeti yıkılarak Mısır'da tehlike bertaraf edildi! 

Diktatörler asla alternatifi kabul edemez. Bütün diktatörler bütün alternatifleri ortadan kaldırıcı yok edici politikalar uygular.

Erdoğan, adım adım ittifaka girdiği güçleri iktidardan uzaklaştırarak diktatörlüğünü inşa etti. Şimdi sağlamlaştırma operasyonlarına devam ediyor.

Erdoğan diktatörlüğünün uyguladığı ekonomi politika küresel sermaye ile bütünleşmeyi geliştiren kapitalist politikadır. Ancak siyasi olarak izlediği politika, özellikle Ortadoğu politikası emperyalist politikalar ile çelişmektedir. Bu politika aynı zamanda A. Davutoğlu'nun Stratejik Derinlik kitabında (Sf. 425) yazdığı gibi su ve petrole egemen olma politikasıdır. İşte bu politika emperyalistlerin ticaret geçiş yolları, enerji kaynakları ve İsrail'in güvenliği politikası ile çelişmektedir. Erdoğan-Davutoğlu savaş kliğinin emperyalistler ile ilişkisinin bozulması bu politik çelişkiden dolayıdır.

Emperyalistler ve TÜSİAD da örgütlü tekelci burjuvazi 17-25 Aralık operasyonu ile diktatörü yıprattılar ama düşüremediler. Hiç bir burjuva partisinin tek başına diktatörlüğü alaşağı etme gücüne sahip olmadığından 7 Haziran seçimlerinde HDP'nin barajı geçmesine katkı koyarak dört partili meclis oluşmasında başarılı oldular. Erdoğan-Davutoğlu savaş kliği karşı hamle ile bu yenilgiyi 1 Kasım seçimleri ile bertaraf etti ama dört partili meclisi değiştiremedi.

Emperyalistler ile işbirlikçi tekelci burjuvazi bir yandan Erdoğan diktası ile ilişkilerini sürdürürken bir yandan da kurtulma operasyonlarına yenisini eklemeyi ihmal etmiyorlar. İslam Türk sentezi çizgisindeki "mandacıları" harekete geçirerek diktatörlüğü yıpratmaya devam ediyor, ancak yetmiyor. Bu politikalarının yanına sürekli Erdoğan-Davutoğlu savaş kliğine destek olarak "hayat öpücüğü" vermekte olan MHP'yi şekillendirme operasyonunu başlatıyor. Önceden "iyi" ilişki içinde olduklarını, sokak faşizmi savunucularını, merkez sağ diyeceklerimiz ile bir araya gelmesini teşvik ederek destek oluyorlar.  

Ortaya çok paradoksal bir durum çıkıyor. Diktatörlük bütün alternatifleri kaldırıcı hamleler yaparken, aynı zamanda karşı cepheyi de güçlendirmiş oluyor. Şu anda siyasi ve askeri politika olarak ittifak yapmak zorunda kaldığı tek güç; Genelkurmay bulunuyor. Ancak her ikisinin de birbirine güvenmediği biliniyor. Hangisinin hangisine gücü yeteceği ise şimdilik soru işareti olarak duruyor.

Diktatörlüğün çok güçlü göründüğü bu aşama aslında güçsüz olduğu aşama oluyor. Saldırganlaşması, her şeyi yasaklaması, baskı ve zulmünü artırması güçsüzlüğünü yansıtıyor.


Egemen blok içindeki iktidar kavgasının böylesine derinleşmesi, çatışmalı hal alması giderek sona ama kimin, hangi gücün sonuna yaklaşıldığı belirsizliği içinde yol alındığı izlenimi bırakıyor. (19 Nisan 2016)     

Comments