Suriye Ateşkes Sürecini Kim Bozdu?

Atılım Üniversitesi yeni eğitim öğretim yılının ilk dersini vermesi için Rusya’nın Ankara Büyükelçisi Andrey Karlov'u davet ediyor. Konu özellikle Suriye savaşı ama Rusya Türkiye ilişkilerine de değiniliyor.

Rusya'nın inisiyatifi ile gerçekleştirilen ateşkes Sünni İslamcı çeteler ile ilişkilerin kesilmesini içeren maddeler Birleşik Devletler ile İslam Türk Diktatörlüğünü zor bir seçimde bırakıyor. Her iki ülke devletinin adım attığı görülmüyor.

Suriye'deki ateşkes sürecinin bozulmasına neden olan BM yardım konvoyunun havadan bombalanması Suriye savaşını şiddetlendiriyor.        

Rusya Büyükelçisi Andrey Karlov "Amerikalı yetkililer bizi sorumlu tuttuktan sonra Pentagon, ‘buna dair herhangi bir delil yoktur’ dedi. Bizim istihbarat verilerimiz gösteriyor ki, o saatlerde o bölge üzerinde uluslararası koalisyona ait, insansız hava araca bulunuyordu havada. Hatta radar kayıtlarımız var. Bu insansız hava aracı İncirlik Üssü’nden kalkmıştır. Bütün güzergahı kayıt altına alınmıştır. Bu predatör tipli insansız hava aracı hem hedefleme yapabiliyor, hem de havadan bomba ve roket atabiliyor. İnsani konvoyun imha edildiği bölgeden ilk aldığımız görüntülerde görüyoruz ki bu tür insansız hava araçlarının kullandığı silahların kalıntıları bulunmaktadır. Sonra da bu görüntüler silinmiştir. Kimseyi sorumlu tutmak istemiyoruz. Araştıracağız."

Birleşik Devlet ile Diktatörlük, Suriye savaşında Rusya'nın inisiyatifini kırmak ve etkin söz sahibi olabilmek için, özellikle "Fırat Kalkanı" adı altında işbirliği içinde oldukları biliniyor. Rusya ve İran "Fırat Kalkanı Operasyonu"na Türkiye sınırının IŞİD'in yol gecen hanı olmaktan çıkarılması için onay verdi. Bu izin onay verilirken özellikle diktatörlüğün hesaplarının farklı olduğu biliniyordu. Türk ordusu Suriye topraklarına 45 km savaşmadan girdikten sonra diktatörlük gerçek niyetinin bir kısmını dillendirmeye başladı. Böyle olunca emperyalistlerde "hooop dur bakalım nereye" diyerek karşı ifadelerini duyurmaya başladılar.

Özellikle Birleşik Devletler emperyalizmiyle ittifak halinde gerçekleştirilen "Fırat Kalkanı Operasyonu"nda şimdilik en büyük avantajı sağlayan İslam Türk Diktatörlüğü oldu.

Birincisi; Rusya'dan "özür dilerim abi" sürecine kadar sınırda bir tek uçak uçuramayan diktatörlük kopardığı izinle Suriye paylaşım savaşının masasında az da olsa yer edindi.

İkincisi; Savaşın başından beri güvenli bölge isteğine fiilen alan yarattı. Henüz daha dayattığı uçuşa yasak bölgeye AB dışındaki emperyalist ülkelerden destek bulamadı ama bu bulamayacak anlamına gelmiyor.

Diktatörlük Gülen'i teslim etmeyen Birleşik Devletlere karşı yeni emperyalist güç Rusya'ya yanaşarak ilişkilerini ileriye taşıma sinyalleri vermeye başlamıştı. Burada parantez açarak içine şunları yazmam gerekiyor: 15 Temmuz cuntacılarının Birleşik Devletler yanlısı olduğu artık saklanamıyor. Darbenin ilk saatlerinde Obama sessiz kalırken Rusya şiddetle darbecileri kınamış diktatörlüğün yanında oluğunu açıklamıştı. İki emperyalist devletin tavır alışlarından diktatörlük Rusya'ya sempati ile bakmış, Birleşik Devletlere soğuk durmuştu. Burada parantezi kapatıyor ve devam ediyorum. Bu gelişme Birleşik devletleri rahatsız etti ve az da olsa kaygılandırdı. Bu süreci lehine çevirmek isteyen Birleşik Devletler emperyalizmi Suriye'deki Kürtler üzerindeki etkisini diktatörlüğün isteklerinin bir kısmının karşılanması için kullandı. "Fırat Kalkanı Operasyonun" da da diktatörlükle işbirliği yaparak özellikle Rusya'ya karşı hamle kazanmayı hedefledi. İşte tam bu aşamada Rusya'nın diplomatik ve siyasi atağı emperyalistlere ateşkes antlaşmasını kabul ettirdi. Aslında ateşkes bir anlamda Suriye ordusunu yavaşlatmayı getiriyordu ama "terör örgütleri" diye Rusya'nın tanımladığı örgütler ile ilişkili olanların ilişkilerini kesmesi ve bu örgütlere karşı Birleşik Devletler ile birlikte savaşılmasını içermesi Esat yönetimi açısından da önemli bir kazanımdı.

Birleşik Devletler emperyalizmi ve İslam Türk Diktatörlüğünün aleyhine olan bu ateşkes süreci bozuldu.

Her güç birbirini suçladı. Birleşik Devletler ile İslam Türk Diktatörlüğü hemen Suriye'yi sorumlu tuttu. Oysa Rusya Büyükelçisinin açıkladığı gibi konvoyun bombalandığı "bu saldırı akşam saatlerinde yapılmıştır. Teknik sebeplerden dolayı Suriye uçakları bu saatlerde uçuş yapamamaktadır." Bu teknik yetersizliğin gerek Birleşik Devletler gerekse diktatörlük tarafından bilinmemesinin olanağı yoktur.

Eee o zaman BM yardım konvoyunu kim bombaladı?


28 Eylül 2016   

Comments