İttihat Terakki'den
Erdoğan'a
Tarih sınıflar mücadelesinin devamıdır ve hiç bir zaman
tekerrür etmez. Ancak tarihte yaşanmışlıklar, yaşanmakta olanları anlamamızda
en büyük yardımcımızdır.
Ülkemizdeki gelişmeleri, sınıflar arasındaki mücadeleyi, egemen blokun kendi içindeki
iktidar kavgalarını, devlete hakim sınıfın izlemiş olduğu politikaları
elimizdeki şablonlar ile açıklayamayız. Hele hele elli, atmış yıl öncesinin
somutunun soyutlanması ile üretilmiş beş tane kavramla ülke ve dünya
gerçeklerini açıklamaya kalkmak komediden öteye geçmez. Ülkenin kendi öznelliği
ve iç dinamikleri anlaşıldığında olup biteni anlar ve anlamladıra biliriz. Bu
yüzden ülkemizin tarihsel geçmişi bize oldukça yardımcıdır.
Yeni Türkiye:
İslam Türk Diktatörlüğü kitabımda AKP ile DP'nin kuruluş yıllarındaki
benzerliklerini, demagojik özgürlük ve demokrasi söylemi ile nasılda solcuları
yedekliğini parti programlarını karşılaştırarak açıkladım. Bu kısa yazıda da
İttihat Terakki ile İslam Türk Diktatörlüğünün benzerliklerine işaret edeceğim.
Egemen sınıf
kendini yeniden yeniden üretir. İktidardan kovulduğunda bile boş durmaz.
Sürekli iktidar olmanın kavgasını hem de katliamları gerçekleştirebilecek kadar
gözü kara şekilde sürdürür.
Egemen sınıfın
devleti kendi geçmişinin devamcısı olduğu gibi aynı zamanda o geçmişin tecrübelerinden
dersler çıkararak sürekli kendini yeniler, etkinleştirir ve yenilmez armada
yapmaya çalışır.
Burjuva devleti
hiç bir zaman hafife almamak gerekir. O işçi sınıfından çok daha önce
örgütlenmiş ve çok daha fazla devlet geleneğine sahiptir. Ama yenilmez
değildir.
İttihat Terakki
Türk burjuva hareketiydi. Osmanlı imparatorluğunun kapitalist gelişmişlik
seviyesi oldukça geri olduğu için burjuvazi güçsüzdür. 1908 devrimini
gerçekleştirdiğinde feodalizmin temsilcisi padişahlıkla uzlaşmak zorunda kaldı.
Bir; İttihat
Terakki 1908 devrimiyle Abdülhamit diktatörlüğüne son vermiş, herkesin umudu
olmuştu. Devrim sonrası özgürlükçü ortam oluşmuştu. Bu yüzden Enver Paşa
"Hürriyet Kahramanı" sıfatını almıştı. Ama kısa bir süre sonra
özgürlükler peş peşe ortadan kaldırıldı ve Enver-Talat- Cemal üçlü cuntası her
şeyin tek hakimi oldu.
AKP hükümet
olduğunda Kürt sorunu, Kıbrıs, Ermeni meselesi ve askeri vesayet rejimine karşı
attığı adımlar, AB'ye uyum yasaları gibi uygulamaları bütün burjuvalar ile
birlikte kimi solcular, liberallerin hemen hepsi "Oh! Çok şükür demokrasi
gerçekleşiyor" diyerek, sevinçle AKP'yi güçlü alkışlarıyla
desteklemişlerdi. Özellikle 12 Eylül anayasa referandumu sonrası iktidar
klikleri arasındaki devlete mutlak hakim olma kavgasıyla AKP'nin dolayısıyla
Erdoğan'ın gerçek yüzünü yaşayarak öğrendiler.
liberaller ve kimi solcular Erdoğan diktatör oldu diyerek feryat figan
etmeye başladılar.
İki; İttihat
Terakki eklektik ideolojiye sahip olmasına rağmen belirleyen Turancılık ve
İslam'dı.
Erdoğan'da A.
Davutoğlu tarafından teorize edilen Yeni Osmanlıcılık adı altında İslam ve Türk
ideolojisinin uygulayıcısıdır.
Üç; İttihat
Terakki, Avusturya-Macaristan ile Sırbistan arasındaki savaşı gerekçe göstererek
anayasayı yok saymış, Meclis-i Umum-i'yi kapatmış, Enver-Talat-Cemal'den oluşan
cunta diktasına geçmişti. İmparatorlukta "örfi idare" yani
sıkıyönetim ilan etmiştir.
Erdoğan,
anayasayı fiilen askıya almış, terörle mücadeleyi gerekçe göstererek ülke
genelinde OHAL ilan etmiş, kararnameler ile ülkeyi yönetmeye başlayarak meclisi
devre dışı bırakmıştır.
Dört; İttihat
Terakki'nin gazetesi Tanin'dir. İlk önce Tanin dışındaki bütün gazeteleri
yasaklamak istemişler ama gelen tepkiler üzerine 1914 Ağustos'unda tüm
yayınlara sansür uygulayarak kendilerine muhalif her türlü yayını
yasaklamışlardır.
Erdoğan, yalaka
medyanın dışında kalan şimdilik Kürt partisine yapılan haksızlıklara karşı
çıkan bütün yayınları KHK ile yasaklamıştır. Ayrıca bir çok gazeteci hakkında
teröre yardımcı olmak veya terörizm propagandası yapma gerekçesiyle ve cumhurbaşkanına
hakaret davalarıyla muhalif haber ve yazılar engellemeye çalışılmaktadır.
Erdoğan, ecdadına
darbe yaptığı için İttihat Terakki'ye tepkilidir ama Enver-Talat-Cemal
cuntasının yaptıklarını yapmaktan hiç rahatsız olmamaktadır. Onların gittiği
yoldan gitmekte ısrarcıdır.
İttihat
Terakki'nin üçlü çetesi memleketi I. Paylaşım savaşına sokarak 1 milyon 600 bin
insanımızın ölmesine, ülke topraklarının tamamının işgal edilmesine sebep
olmuşlardır.
Ya Erdoğan.....?
Not: Bu yazıyı
Pazar akşamı bitirmiştim. Bu sabah Cumhuriyet gazetesine yapılan operasyonu
okuyunca ha İttihat Terakki ha Erdoğan yönetimi dedim.
(31 Ekim 2016)
Comments
Post a Comment