Enver
Paşa'dan Erdoğan'a
Pan İslam-
Pan Türklük'ten Yeni Osmanlıcılığa

Birinci paylaşım savaşında emperyalistler yeni sömürü alanları elde etmek için silaha sarıldılar. Daha doğrusu kapitalizmin geç geliştiği Prusya'da Alman Tekelleri 20. yüzyılın başında paylaşımı tamamlanmış olan pazarlardan pay istediler. Başta İngiliz emperyalizmi olmaz diye diretince Alman burjuvazisi silaha sarıldı. Vermezsen zorla alırım diye efelendi.
Savaş esas olarak Avrupa'da ve Osmanlı İmparatorluk sınırlarında
oldu.
Kağıt üzerinde Osmanlı İmparatorluğuna aitmiş görünen Kuzey Afrika,
Mısır, Yemen aslında İngiliz, Fransız ve İtalyanların nüfus alanlarını
oluşturuyordu.
Enver Paşa, Alman hayranıydı, Talat içinde aynı şeyi
söyleyebiliriz. Cemal Paşa Fransızlardan yanaydı. Birinci Paylaşım Savaşı
öncesi Fransa ile ittifak yapmak için Fransa'ya gitti ama başaramadı. Savaş
sırasında Cemal Paşa'nın Enver diktasına darbe planladığını da belirtmekle
yetiniyorum.
Burjuva tarihçisi Murat Bardakçı her ne kadar Enver Paşa Turancı
değildir dese de doğru değildir. Enver Paşa, Pan İslam, Pan Turan'ı
gerçekleştirmek için Almanlarla ittifak yaparak paylaşım savaşına girdi. O
dönemin bütün gazetelerine sansür aracılığıyla kendi ideolojisi doğrultusunda
yayın yaptırdı. Sürekli Kuran'dan ayetlere atıflar yapan ve İslam'ı yok etmek
isteyen düşmanlara karşı savaşmak zorunda kalındığı içeren, bütün İslam
aleminin direnişe geçmesini isteyen bildiriler dağıtırdı. Şeyhülislama fetvalar
verdirtti. Zaferler vaat etti.
Almanlar ve çevresi saçındaki aklığın büyük zaferler
kazandıracak Tanrı'nın bir işareti
olduğuna inandırdılar Enver'e. Bütün büyük komutanların benzer işaretler
taşıdığına ikna ettiler. O da sık sık aynaya bakarak bol madalyalı üniformasını
eteklerinden çekiştirip düzelterek ve Kayzer bıyıklarının ucunu yukarıya doğru
sıvazlayarak gururlandı. Kendini Napolyon sandı.
Sonuç; Osmanlı İmparatorluğu tarihten silindi. Enver Turan uğruna
savaşırken Bolşevikler tarafından Türkmenistan dağlarında öldürüldü.
Emperyalistlerin Ortadoğu haritasını yeniden çizme mücadelesinin
içinde olduğunu artık herkes biliyor.
Türkiye kapitalizminin birikiminin de enerji ve dış pazar
gereksinmesi var.
Yeni Osmanlıcılık bu beklentiyi karşılamak için Ortadoğu paylaşım
savaşına İslam ve Türkçü propaganda ile giriyor. Enver Paşa'nın hayali olan Pan
İslam, Pan Turan'ın yerini bugün Yeni Osmanlıcılık alıyor. Ekonominin
askerleştirilmesi, nükleer santrallerdeki ısrar ve büyük kanal projesi savaş
anlayışına hizmet ediyor.
Çarlık Rusya'sı burjuva diliyle söylersek "sıcak denizlere
inmek" için boğazlara hakim olmak istiyordu. Birinci paylaşım savaşında
ihtilaf devlerinin yaptıkları gizli antlaşmada İngiltere ve Fransa boğazları
Çarlık Rusya'sına vermişti. Bugün de yeni emperyalist güç olan Putin'in niyeti
aynı.
Ortadoğu ticaret geçiş yolları ve enerji kaynakları olarak bütün
emperyalist ülkelerin önem verdiği coğrafya. Ayrıca bunlara ek olarak,
özellikle ABD için, İsrail'in güvenliği ve refahı da önemli yer alıyor.
Ortadoğu haritasının yeniden çizilmesi yeniden paylaşım anlamına
geliyor. Bütün emperyalist ülkeler amaçlarına ulaşmak için Ortadoğu'daki güç
dengeleri üzerine politikalarını kuruyorlar.
Yeni Osmanlıcılık bu paylaşımda bende varım diyerek savaşa
katılıyor. Ancak askeri gücünün yetersizliği ve ekonomisinin hem dışa
bağımlılığı hem de kırılganlığı en önemli engeli olduğunu unutarak kendini dev
aynasında görüyor. Bu eksikliğini Sünni İslam örgütlerle kurduğu ilişki ile
gidermeye çalışıyor. Memleket bütün İslamcı teşkilatların merkezi haline
getiriliyor.
Putin, uzun vadede diğer emperyalistlerin Kürt gücü üzerinden
Türkiye coğrafi sınırlarını değiştireceğini büyük olasılıkla hesap ediyor. Boğazlar
için ellerini ovuşturuyor. Buna stratejik hedef de diye biliriz. Bu stratejinin
içindeki taktikler kısa vadeli politikaları oluyor.
Putin, İran'ın desteğini alarak Suriye'ye yerleşiyor. Ortadoğu'da
önemli bir mevzi kazanması kısa vadeli politikasının birinci aşamasını oluşturuyor.
İkinci aşama olarak; Rusya karşısında en
önemli emperyalist güç olan ABD'yi geriletmek için NATO'nun güney kanadında
gedik açma politikasını hayata geçiriyor ve önüne çıkan fırsatları
değerlendirerek bunu başarıyor. Türk yönetimi bugün gelinen noktada NATO üyesi
olmasına rağmen ABD ile değil de Rusya ile Suriye savaşında adı konmamış fiili
bir cephe oluşturuyor.
Yeni Osmanlılarda Rusya'ya yaslanarak pay alma savaşından önemli
bir mevzi kazandıklarını düşünüyorlar.
Bu politika Ortadoğu'daki savaşı ülkemiz topraklarına terör olarak
taşıyor ve giderek Pakistanlaşıyoruz. İnsanlarımız, ölümü hiç hak etmeyen
insanlarımız öldürülüyor. Sanki bunun böyle olacağını önceden biliyorlarmış
gibi yönetenler "terörle yaşamaya
alışmalıyız" diyerek açıklamalar yapıyorlar.
Reina katliamından sonra gayet rahat bir şekilde Başbakan Yıldırım "Bundan
sonra buna benzer olaylar Türkiye'de olabilir"
diyor ve ekliyor "Ama terör bizi yıldıramaz" Bunun anlamı Biz Yeni
Osmanlıcılık politikamızdan asla vazgeçmeyeceğiz.
Yeni Osmanlıcılık politikası insanlarımızın ölümüne, terörü
topraklarımıza taşırken
Comments
Post a Comment