Türkiye Suriye Savaşını Kaybediyor.

Aslında bu kaybetme süreci Yeni Osmanlıcık politikası gereği Suriye paylaşım savaşına şeriatçı çeteler ile müdahil olma ile başlamıştı.

Rus uçağını düşürülmesi ile çıkmaza çıkmaza girilmiş, sonradan da Rusya'nın izni, belirlediği sınırlar ve hedefler içinde savaşa ordusuyla girmesiyle daha da derinlik kazanmıştır.

Ardından Halep'in boşaltılmasında ve Astana Konferansında şeriatçı çeteleri ikna etme görevini üstlenmesi ile bir adım daha geri gidildi. Ve bu konferansta El Nusra ve onun çizgisindekileri terörist olarak kabul etmesi ile eli kolu bağlandı. Şimdi umut ABD Başkanı Trump. İktidar Dakka savaşına katılmak için dökmediği dil bırakmıyor ama nafile. Kürtler ABD'den aldıkları güvence ve Rusya'dan aldıkları onayla savaşın en önemli gücü durumdalar.

Devam ediyorum;

Tarih 15 Şubat 2017 Rusya'nın başkenti Moskova'da 6.Kürt Konferansı toplanıyor.

Rusya'nın ön ayak olduğu anlaşılıyor. Çünkü, açış konuşmasını Rusya Kürt Sosyal Kurumlar Birliği temsilcisi Araf Azmani yapıyor ve konferansın Öcalan’ın Kenya’dan Türkiye’ye getirildiği 15 Şubat’a denk gelmesinin bir mesaj olduğunu belirtiyor. (Cumhuriyet, 15 Şubat 2017) 
Bu mesaj kime veriliyor? Tabii Türk devletine ve bugünkü iktidara. Bu birinci özellik oluyor.

İkincisi; Türk devletinin terörist ilan ettiği Suriye'de kantonlar kurmuş PYD konferansta yerini alıyor.

Üçüncüsü; Türk devletiyle uluslararası ticari kuralları hiçe sayarak Kerkük petrolünü dünya piyasalarına pazarlayan ve siyasi olarak da -şimdilik- yakın duran Irak Kuzey Kürt Yönetimi Konferansta yer almıyor.

Dördüncüsü; Diktatörlük Kürtlerin tüm seçilmişlerini Kayyum darbesi ile görevden alıp kimisini cezaevine kapatarak, sivil toplum örgütlerini yasaklayarak, parti yöneticilerini tutuklayarak, gazetesini, televizyonunu kapatarak neredeyse  yasal olarak siyaset yapmasını olanaksız hale getirdiği bir aşamada Türkiye'den de Kürtleri temsilen HDP milletvekili Osman Baydemir, Dilek Öcalan ve PKK lideri Abdullah Öcalan’ın avukatı Ebru Günay katılmasıyla Türk devletine bir mesaj daha iletilmiş oluyor.

Beşincisi; Konferansta Suriye Kantonlarını kuran ve yöneten PYD'nin yer alması Türk devletine sen Suriye Kürtlerine dokunamasın, eğer dokunmaya kalkarsan karşında beni bulursun ona göre ayağını denk al mesajı oluyor.

Yukarıdaki cümleleri neden yazdım? Çünkü, Türk devletinin Suriye savaşına doğrudan yani ordusuyla, tankıyla, topuyla, tüfeğiyle, uçağıyla, gönüllü olarak girmesinin esas amacı bir türlü Barzani çizgisine çekerek işbirliğini kabul ettiremedikleri Suriye Kürt Kantonları ve onun örgütü PYD'yi bertaraf etmekti.

Emperyalistlerin dayatmasıyla İslamcı çete devletini kurmuş olan IŞİD ile mücadeleyi kabul etmek zorunda kalışını kamuoyunu savaşa ikna etmede malzeme olarak kullanmayı becerdi.

Erdoğan neden körfez ülkelerine gitti? Bu birinci soru.

Soru iki; Rusya Türk askerlerinin o mekanda bulunduğunu bilerek neden bombaladı?
Koordinatlar verilmemişti gerekçesinin hikaye olduğu Türk Genelkurmayın açıklamasıyla anlaşıldı.

Soru üç; Türk askerlerinin Rusya tarafından bombalanması başta Erdoğan olmak üzere AKP hükümeti sadece yanlışlıkla olmuştur açıklamasıyla neden yetindi? En azından tazminat gibi taleplerde bulunmadı. Üstelik Türk Genelkurmay'ın açıklamasından anlaşıldığına göre Rusya'ya gerekli bilgi verilmiş olmasına rağmen neden sessiz kalındı?

Dün Can Ataklı Sözcü gazetesinde kaynağı belirsiz Rusya'nın Türk askerlerinin bulunduğu mekanı bilerek bombaladığını ve Putin'in Erdoğan'la yaptığı “telefon konuşmasında özür dilemediği tam tersine “Yine sözünüzü tutmadınız, bu son uyarım, bölgeden çıkın, Suriye’ye karşı ÖSO’nun yanında yer almayın, aksi takdirde karşınızda bizi bulursunuz” dediğini yazdı. (Sözcü, 15 Şubat 2017)

Can Ataklı'ya inanmalı mıyız? Yazdıklarında herhangi bir kaynak göstermiyor. Ama C. Ataklı'nın daha önce yazdıklarından edindiğim izlenim Putin'in yakınında olan kişilerle ilişkili olduğu ve önceki aktardıklarıyla bugüne baktığımızda doğruluk payının yüksek olduğu görülüyor.

"1-Esad'ı artık kabul edin
2-Karabağ'da itidalli olun
3-Kırım ve Kafkaslar'ı bırakın
4-Kırgızistan, Türkmenistan, Kazakistan ve Özbekistan'dan elinizi çekin
5-PYD bizim için de önemli
6-Sınırlarınızı teröre kapatın
7-Bakanlarınız sözlerine dikkat etsin"

Geçmişte kaynağın adı verilmeden ileriye sürülen iddiaların doğru olup olmadığını o sürecin yaşanıp tamamlanmasından veya belirli bir aşamaya geldiği nokta da test edilerek bulunur. Yukarıdaki 7 maddeyi Can Ataklı 31 Ağustos 2016 yılında isim vermeden Putin'in önemli analistlerinden birine dayandırarak yazmıştı. 2017 yılının Şubat ayında bu maddeleri test ettiğimizde hepsinin gerçekleştiğini görüyoruz. Şu an konumuz gereği sadece Suriye kısmını karşılaştıralım. Esat'ı yıkmaktan vazgeçildi, dolaylı bir şekilde kabul edilmiş oldu. PYD'ye Rusya'nın sahip çıktığı hem hazırladığı Suriye Anayasası taslağında özerklik verilerek görüldü hem de 6. Kürt Konferansına davet edilerek bir kez daha gösterildi. Sınırlar tam olarak olmasa da ama büyük ve önemli ölçüde IŞİD çetelerine kapatıldı. Bakanlarda Rusya ve Putin'e ilişkin bugüne kadar hiç kötü söz söylemedi.

Can Ataklı'nın Rusya'nın Türk askerlerinin bulunduğu mekanı bombalamasından sonra Putin'in Erdoğan'ı arayarak telefonda söyledikleri belki abartılı olabilir ama askerlerin öldürülmesi ve yaralanmasından sonraki Erdoğan'ın ve AKP iktidarının tepkilerine bakılırsa gerçek payı olduğu anlaşılıyor.   

Sabah'ın Ankara Temsilcisi Okan Müderrisoğlu, Erdoğan ile birlikte Bahreyn, Suudi Arabistan ve Katar'ı ziyaret eden Genelkurmay Başkanı Hulusi Akar 'ın "El Bab 'da artık operasyonun bittiğini" söylediğini yazdı.(Sabah, 16 Şubat 2017)

Kısa bir süre önce, galiba Afrika'nın kimi ülkelerini ziyareti sırasında Erdoğan'ın "El Bab'ta daha güneye inmeyelim" sözü ile birlikte düşünüldüğünde Türk ordusunun El Bab'tan çekilme sürecine veya çıkartılma sürecine girdiğini yazmak yanlış olmaz.

Bu süreç çekilmekten çok çıkartılma olacaktır. Çünkü Türk ordusunun Suriye topraklarından çıkmaya hiç niyeti yok. Şimdi yeni pazarlıklar sürecidir. Ama sonuçta İslam Türk Diktatörlü'ğü Suriye paylaşım savaşına kaybetmiştir. Artık uzatma devreleri oynanmaktadır ama bu kaç devre olacaktır şu anda kesin bir şey söylemenin olanağı yoktur.

(16 Şubat 2017)

Comments