Türk Uçakları Neden Bombaladı?

Türk uçakları Sincar ve Karakoç dağına bomba yağdırdı.

Neden?

Sadece PKK kampları olduğu için mi?

Evet, açıklama öyle. Peki bu açıklamayla mı yetineceğiz, yoksa siyasi yanları var mı?

Biliniyor; Savaş politikanın silahlar ile sürdürülmesidir.

Erdoğan mayıs ayı içinde iki önemli görüşme için yollara düşüyor. Biri Putin, diğeri Trump.

Putin de Trump da Suriye’deki Kürtler ile iyi ilişkiler içindeler. Her iki emperyalist güçte Suriye’deki Kürt Kantonlarını meşru yönetim olarak kabul ediyor. Türk devleti ise böyle bir oluşumu kabul etmiyor ve terör örgütlenmesidir diyerek kendisi için tehlikeli görüyor.

Sincar ve Karakoç dağındaki kampları bombalamadan bir saat gibi çok kısa süre önce ABD ve Rusya’ya haber veriliyor. Bir anlamda bir oldu bitti oluyor. Büyük olasılıkla ABD ve Rusya ile olan ilişkisini dikkate alarak, yani o an her iki devletin askeri gücünü harekete geçiremeyeceğinin hesabını yaparak uçakları havalandırıyor. Çünkü gerek ABD gerekse Rusya, Suriye savaşında IŞİD’e karşı mücadelede Türk devletine gereksinme duyduklarını ve böylesine küçük çaplı hava harekatından dolayı girdikleri ittifak ilişkilerini bozmayacaklarını varsayıyor. Sınırlı da olsa hava operasyonu ile hem ülke kamuoyuna hem de ABD ile Rusya’ya mesaj iletiliyor. Ülkemiz insanına “Biz güçlü devletiz, terör örgütlenmesi nerede olursa olsun dağıtırız ve ülkemize terör taşınmasına asla izin vermeyiz” mesajı ile “referandum sonrası terör bitecek dedik, bitirmekte kararlıyız” deniliyor.

ABD ve Rusya’ya da “önemli bir askeri gücüm, beni dikkate al” deniliyor. Özellikle de başlamış olan Rakka savaşında “PYD’yi dışla beni kabul et” diyerek Kürt güçlerinin Rakka savaşında elde edecekleri kazanımlarını engellemek istiyor.

Türk devleti yöneticileri eğer Rakka savaşında Türk ordusu yer almaz ve savaş Kürt askeri güçlerinin aktif katılımıyla başarılırsa Suriye’deki Kürt Kantonlarını yıkmak olanaksız hale geleceğini kesinlikle biliyorlar. Bu aşamaya gelmeden ön almak istiyorlar.

Bu arada Putin Rusya’sından çok Trump ABD’sine umut bağladıkları anlaşılıyor.

Neden?

Trump, Obama yönetiminin izlemiş olduğu genel olarak Ortadoğu, özel olarak da Suriye savaşı politikasındaki ittifak güçlerini değiştirmek niyetinde. Obama yönetimi Ortadoğu politikasında İran yönetimiyle iyi ilişkiler içine girmiş, Suriye savaşında da Esat’ın yıkılması önceliğinden vazgeçerek IŞİD ile savaşa öncelik vermişti. Trump ise Ortadoğu’da İran ile iyi ilişkileri elinin tersiyle iterek tamamen Sünni İslamcı yönetici sınıf ve güçler ile ilişkiyi tercih edip İran’ı hedef seçmiştir. Ama Suriye savaşında kafası karışık gibi görülüyor. Daha doğrusu Trump ekibinde iki anlayışın çarpıştığı henüz daha anlayışlardan birinin uygulanacak politikayı belirleyen olmadığı hem uygulamalardan hem de açıklamalardan anlaşılıyor.

Türk uçaklarının bombalamasından sonra,   ABD Savunma Bakanlığı (Pentagon) Sözcüsü Albay Jeff Davis, 29 Nisan'daki günlük basın brifinginde “Tüm tarafları ortak düşman olan IŞİD ile mücadele etmeye çağırıyoruz, bu çağrımız DSG dahil herkesedir. DSG’nin şimdilik Rakka ve Tabka’ya odaklanması ve başka çatışmalara sürüklenmemesini istiyoruz” açıklamasında IŞİD ile savaşın öne çıktığı görülüyor.

Anlaşılan bir tek netlik var; o da Türk uçaklarının Sincar ve Karakoç dağlarındaki kampların bombalanmasından sonra ABD yetkililerin yaptıkları açıklamalar dikkate alındığında bu netlik görülüyor. Suriye’de Kürt askeri güçlerinden, dolayısı ile Kürt Kantonlarından vazgeçmeyecekleri.  

Türk devleti Trump’ın İran’a karşı politikasında ABD’nin yanında olduğu mesajını vererek ve Oradoğu’daki Suudi Krallığı, Körfez ülke devletleriyle olan ilişkisinden ve tüm Sünni İslam örgütlerinin merkezi olmasından güç alarak ABD’ye Suriye savaşındaki istemlerinin en azından bir kısmını kabul ettirmeye çalışıyor.

Erdoğan, Rusya’da Putin ile ABD’de Trump ile görüşme öncesi elini güçlendirdiğini düşünerek yola çıkama hesabını yapıyordu. Öyle mi oldu?

Tamda bu aşamada elini güçlendirme askeri operasyonlarına karşılık geliyor.
PYD sınır karakollarına saldırıyor, Türk ordusuna ait bir tankı imha ediyor. PYD yönetiminde bulunan El Bab’a bağlı iki köye operasyon yapan Türk askerlerini püskürtüyor, ülke içinde de PKK eylemleri başlıyor. Yani Türk uçaklarının Sincar ve Karakoç dağlarının bombalanmasına PYD karakollara saldırarak yanıt veriyor.  

Yine ABD dışişleri sözcüsü albay Davis “Suriye’nin kuzeyinin tamamında ortaklarımız olan Demokratik Suriye Güçleri (DSG) ile hareket eden ABD askerleri var. Sınır alanları da bizim hareket alanlarımıza dahil” açıklaması ile PYD ve Türk Devletine mesajı iletiyor. ABD sadece mesaj iletmekle yetinmiyor Türkiye sınırına askerlerini de mevzilendiriyor.

Türk devletinin tekrar bombalamasına, PYD’nin de sınır karakollarına saldırmasına izin vermeyeceğini açıklamış oluyor. Ama ABD’nin bu tavır alışıyla PYD bir anlamda Türk devletine karşı ABD korumasını kazanarak istediğine ulaşmış oluyor.

Faydayı kazanıma çevirmek isteyen Erdoğan yönetimi bombalayarak başarı elde ettiği gibi görünenin aslında bir kayıp olduğu anlaşılmış oluyor.


Özetlersem;  Erdoğan'ın Putin ve Trump ile yapacağı görüşme öncesi elini güçlendirmek için yapılan hava operasyonu sonrası ABD ve Rusya’dan diplomatik dille gelen açıklamalar benzer bombalama olaylarına göz yumulmayacağı ifade ediliyor. Bazı diktatörlük yanlısı medyada yer alan hava operasyonundan sonra Sincar ve Karakoç dağlarındaki kamplara yapılacak kara operasyonundan belki de bu yüzden vazgeçiliyor. (29 Nisan 2017)

Comments