Diktatörlük Neden Molla
Diktatörlüğünü Destekliyor?
Bu kez açıklama yapmakta, tavır almakta
hiç acele etmediler. İran’da ekonomik talepler ile halkın sokağa çıkmasını ilk
üç gün izlediler. Bu arada saray beslemesi medya “ABD, İsrail komplosu” diyerek
yayınlara başladılar ama öyle son günlerde olduğu gibi heyecanlı değillerdi.
İran tavrına bakılırsa diktatörlüğün
dış politikada oldukça tecrübe kazandığı görülüyor. Libya ve Suriye’de olduğu
gibi hemen açıklamalar yaparak ön almaya çalışmadılar. Önce bekledi saray
muhteremleri. Bu bekleme yakın takibe alındığı izlenimi veriyordu. Sanki havayı
kokluyorlardı sokakların öfkesi nereye gidecek diye. Trump daha ilk günden
destek açıklaması yapmıştı. Ama henüz Rusya’dan bir işaret yoktu. Protestolar
molların güçlü olduğu Mehşed kentinde başlamıştı. Özellikle Şii her türlü
örgütü finanse eden, lojistik destek sağlayan Bunyadlar denilen vakıfların yolsuzlukları
insanlara yeter artık dedirtmişti. Yeni emperyalist güç Rusya’dan molla
diktatörlüğüne destek açıklaması fazla gecikmeden geldiği günlerde İran’ın Şii
diktatörlüğü de yavaş yavaş kontrolü sağlamaya başlamıştı. Protesto gösterileri
olarak başlayan hareket giderek devlet kurumlarını ele geçirme isyanına
dönüşmüş ama hükümet kuvvetleri tarafından püskürtülmüştü. Ayaklanmanın
sönümleneceği işaretleri alınıyordu.
Evet, diktatörlük net tavrını koydu.
Telefonun bir ucunda Erdoğan, diğer ucunda Ruhani vardı. Destekliyoruz,
aldığınız tavırları ve duruşunuzu beğeniyoruz.
Peki, neden destek olundu?
Bu soruya yanıtlarken şimdi, geçmiş ve
gelecek açısından bakalım. Tabii ki kısa kısa cümlelerle…
Birincisi; Türk yönetimi Suriye
savaşında Rusya’nın örgütlediği İran ile garantör devlet.
İkincisi; Suud Krallığı, Sisi’nin Mısır’ı
ve BAE’liklerinden oluşan Birleşik Devletler emperyalizminin Ortadoğu’daki yeni
cephenin hedefinde olma kader ortaklığı. Bu cepheye karşı İran, Katar ve Türk
devleti (kısmen Ürdün) adını koymadıkları bir hat oluşturdu.
Üçüncüsü; İran’a yaptırımlarla ilgili.
Yine Birleşik Devletler emperyalizminin başını çektiği İran’ı hedefe alma
politikası aynı zamanda Zarraf ve Halk Bankası davaları ile kendi isteklerini
yaptırmak içinde Türk yönetimi üzerinde baskı oluşturma politikası. İran’a ambargonun
delinmesi sorunu.
Şimdi burada bir parantez açarak
şunları yazmak istiyorum. Emperyalistlerin İran’a nükleer silah yapacak gerekçesiyle
koydukları ambargonun delinmesi yerindedir. Ancak bu süreçte birileri madem
ambargoyu delmenin içindeyim o zaman Özal hükümetlerinin deyimi olan “bal tutan
parmağını yalar” örneği malı götürmüş, hem de öyle az buz değil, halkımızın
deyişiyle deveyi hamuduyla yutmuşlar. İran ile Türk yönetiminin ayrıştığı
noktada bu. Bu yüzden İran yargısı Zarraf’ın ortağını paramı çaldınız diyerek
idam cezası verdi. Belki de Zarraf’ı bu korku Birleşik Devletler emperyalizmine
teslim ederek nedamet getirmesine neden oldu. Gerekli gördüğüm için açmış
olduğum parantezi kapatıyorum.
Dördüncüsü; İki ülkenin de ekonomileri
zor durumda. Bu yüzden karşılıklı ekonomik çıkar vaziyetleri. Nitekim bugün (4
Ocak) gazetelerde var. Erdoğan Ruhani telefon görüşmesine ilişkin İran
tarafının yaptığı açıklamada finans alanında işbirliği adımları atılmasında hem
fikir olunduğu belirtiliyor.
Yukarıda saydıklarım iki diktatörlüğü
yakınlaştırıyor. Dolayısıyla çıkar birliği oluşuyor.
Şimdi de
geçmiş yazalım:
Üç günlük izlemeden sonra yapılan
açıklamalar ve alınan tavır diktatörlüğün kendi ideolojisinde tutarlı davrandığı
saptamasını yapmamızı gerektiriyor. Bu tavır alışın hem geçmiş hem de geleceği
kapsadığı görülüyor.
Geçmişe ilişkin saray beslemesi medya
hemen paralellikler kurarak yayın yapmakta geri kalmadı. “İran’ın Gezisi” veya
“İran’ın Gezicileri” şeklinde başlıklar oluşturdular. Kışkırtıcılar,
komplocular başta ABD’ydi. İnsanı şaşırtan ilginçlikte görüldü. İran yönetimi,
Erdoğan’ın geçmişte göstericiler için kullandığı “Vandal” açıklamasını kullanarak aynı dilde
buluşması.
Türkiye’yi onbeş gün sarsan, iktidarı
değiştirebilme umudunu var eden Gezi Direnişi Saray ve onun beslemesi medyaya
göre Birleşik Devletler ve uluslararası sermayenin komplosu. İran Molla
Diktatörlüğü de aynı telden çalıp aynı besteyi okumakta gecikmedi.
Ve geleceğe
yatırım.
Tabii bu yatırım toplumu mutlu edip
refahını sağlayacak sanayi yatırımı değil. Bu yatırım toplumun zihnine alt yapı
yatırımıdır.
Ekonomi kötü, yönetim kötü, memlekette
adalet kalmamış. Bendensin, benden değilsin diyerek toplumu nerdeyse hıyar gibi
ikiye bölmüşler. Toplumun yarısından fazlası uygulamalardan huzursuz, büyük
çoğunluk geleceğe güvenle bakamıyor. Hiç beklenmeyen bir zamanda küçük bir
kıvılcım insanların sokaklara dökülmesine neden olma olasılığı oldukça fazla.
Birilerin aklına bu geldikçe geceleri korkulu rüya görmeye neden oluyor. İşte olası protesto eylemleri başladığında
çoğalmasının önüne geçip hemen bastırmak için şimdiden toplumun hafızasına
gönderilmiş olan “emperyalist güçler komplo kurdular, kışkırtıyorlar” söylemine
seslenmek. (4 Ocak 2018)
Comments
Post a Comment