Adnan Oktar ve
diğerleri
Bu ülke çok ilginç bir ülke. Sürekli sonuca
bakıyor. Sonucu doğru kabul ederken gerçekliği onun ile sınırlıyor. Bu sonuç
nasıl olmuştur, nedir diye hiç sorgulama gereği duymuyor. Toplumun bu
özelliğini bilen medya, özellikle de saray beslemesi medya, sonuç üzerinde
bireyin kafasına nakşetmek için sürekli yayın yapıyor.
Son günlerde iki
gelişme muhalif kesimde de memnuniyet oluşturuyor. Bunlardan ilk bakanlar
kurulu açıklandıktan sonra oldu. Milli Eğitim Bakanlığına Prof Ziya Selçuk
getirildi diye sevinen bir çok muhalif var. Eğitimci ve özel okul sahibi Ziya
Selçuk'u sanıyorlar ki istibdat yönetimine muhalif. İstibdat yönetimi kendisi
gibi olmayanı veya kendi yörüngesinde bulunmayacak olanı hiç işbaşına getirir
mi diye sormuyorlar. Ziya Selçuk'un
sadece eğitimci yanı muhaliflerin yüreğine su serpiyor. (Bu durumu Uykusuz
kapağında çok güzel çizgilerle ifade ettiği için Uykusuz'a teşekkürler.) Ama
bir şey unutuluyor kendi alanda Prof. Ziya Selçuk'un İslamcıları temsil ettiği
yok sayılıyor. Daha doğrusu eğitim üzerine düşünce üretenlerin İslami
temsilcisi olduğu bilinmediği için "iyi insan" olarak
değerlendiriliyor.
İnsanın pes doğrusu
diyesi geliyor. Yahu bir soru sor, neden de, nasıl olur de, amaç ne de? Iıığı,
yok böyle bir şey.
Milli eğitim
Bakanlığına İslamcı liberal gelse ne olur gelmese ne olur, hatta sosyalistim
diyen birini atasa ne olur? Sanki bu ülkeyi bakanlar yönetiyor. Yok böyle bir
şey. 24 Haziran seçimleri sonrası bu ülkeyi tek kişinin yönettiği kesinlik
kazandı. Erdoğan ilaç fiyatından dolayı olarak da Merkez Bankasının faizini
belirlemeye kadar her türlü yetkiye sahip. Muhaliflerde Milli Eğitim Bakanın İslamcı
liberal yanına bakarak adeta züğürt tesellisi buluyor.
Bir dönem AKP'nin
Kültür Bakanı da solcu (!) Ertuğrul Günay'dı unutmayın. Kültür Bakanlığı
görevinde hizmette kime kusur etmedi?
Yaklaşık altı ay önce
Furkan adında tarikata yapılan operasyon ne zaman unutuldu?
Furkan oldukça İslami
kurallar içinde var olan ama iktidara biat etmeyendi. Bir çok tarikatın kaçak
kuran kurslarına, yasal statüye uymayan öğrenci yurtlarına hiç bir işlem
yapılmazken Furkan'ın külliyesi yıkıldı ve tarikat lideri de tutuklanarak hapse
konuldu.
Gelelim Adnan Oktar'a...
Adnan Oktar, toplumun
içinde birilerin desteği ile örgütlenmiş gerici,soytarı, şantajcı kötü ur
örgütlenmesidir.
Adnan Oktar'ı bu
ülkede seven var mı? Bu soruya sanırım hiç kimse olumlu yanıt veremez.
Adnan Oktar'ın inanç
şekli, hatta gündelik yaşam biçimi İslam ile ne kadar örtüşüyor? Söylemin
ötesinde hiç bir şeyi.
Demek istemem şu; bir
süredir, özellikle Yeni Akit gazetesi Adan Oktar'a ilişkin sapkındır diyerek
yayın yapıyordu. (dünkü -12.07.2018- birinci sayfanın birinci haber başlığı da "Cerahat
patladı" şeklindeydi. Üst başlık da "Akit medya grubunun deşifre
ettiği Adnan Oktar çetesine operasyon" şeklindeydi.)
Şimdi soru şu; Erdoğan/Bahçeli
istibdat yönetimi Adnan Oktar gibi ne idiğü belirsiz birinin varlığının devam
etmesini ister mi?
Bütün tarikatlar,
bütün inanç sahipleri ve Muhalefetin karşı olduğu, asla onaylamadığı oldukça da
sermaye oluşturmuş, İsrail ile iyi ilişkiler içinde olduğu iddia edilen
birisine zamanı geldiği için operasyon yapılmasında hiç bir sakınca yoktur.
Bu operasyon toplumda
nasıl bir etki yapmıştır?
Toplumun bütün kesimleri,
iktidar destekçisi ve muhalefet memnundur. Muharrem İnce açıklamaları ile
meşrutiyet kazandırdığı Erdoğan/Bahçeli istibdat yönetimine karşı olan toplumun
yarısını oluşturan muhalifleri de memnun
etmiştir. Bir anlamda yeni yönetim bu tür sapkınlıklara asla izin vermeyecek
mesajını iletmiştir.
İnanalım mi?
İktidar samimi olsa
adı çocuk tecavüzü ile anılan ensar vakfını dolaylı koruma altına almazdı.
Sonuç olarak; iktidar
toplumun büyük tepkisini üzerinde toplamış olanlara operasyon yapacağının
işaretlerini vermiştir. Ama burada şunu da belirtmek isterim, saray beslemesi
medyanın son günlerdeki yayınlarında bazı muhalif dernek ve vakıfların, TED, ADD
gibi, adları yazılarak bir an önce kapatılması isteniliyor. Bu ve benzeri
operasyonlar saray beslemesi medya da adları yer alan muhalif dernek ve
vakıflara da yansıyabilir. 12 Eylül darbecileri de benzer uygulamalar
yaparlardı.
İstibdat yönetimi
mutlak hakimiyet ister. Önünde engel olanları tasfiye etmekten hiç çekinmez. Bu
tasfiyeyi yaparken kendisini destekleyen ama ideolojisi ve inancıyla uyumlu
olmayan, toplumun tepkisini kazanmış olanlara da operasyon yaparak dengeli
politika uyguladığı mesajını verir. Bu durum kendi kitlesini memnun ederken
muhalif kitleye de yaptığının meşru olduğu mesajını ileterek tepkisini pasifize
eder. (13 Temmuz 2018)
Comments
Post a Comment