Erdoğan, 23 Devrimine karşı zaferi ilan etti

Bütün törenler, gösteriler, mitingler siyasi içerik taşır. Tek adam yönetimleri kitlesel gösterileri çok severler. Şaşalı törenler vazgeçilmezleridir. Lider tebaasının hem bağlılığını teyit etmiş olur, hem de gücünün etkisini görerek yüzünde gururlu gülümseme oluşur. Gücünün ve üstünlüğünün kabul edilmiş olduğunu görmek onu uygulamalarında rahatlatır.

Erdoğan, başkanlık sistemine geçmesiyle 23 devrimine karşı zaferini ilan etti.

Bu zafer ilanı töreninin bazı görüntülerini ve akşam televizyon kanallarında yapılan bazı yorumları izlerken Özal’ın işbaşına gelmesiyle, özellikle liberal ve geçmişinde solculuk olan sözüm ona entelektüellerin ikinci cumhuriyet tartışmaları aklıma geldi.  Onlarında 23 devrimiyle hesaplaşması ve dıştalanmış İslamcıların devlet kurumlarına taşınması istemleri vardı. Hatta Özal’ın başkanlık istemlerini bile destekleyenleri bulunuyordu.

Başkanlık deyince yine gerilere gidiverdim. Özallı yıllarda Türkiye’nin en büyük burjuvaların örgütü olan TUSİAD’da başkanlık diyordu. Şimdilerde bu istemlerini unutturmak istiyorlar ama sınıflar mücadelesinin içinde olanların unutmaması gerekiyor. Bugün kuvvetler ayrılığı, denetleme mekanizmaları, demokrasi gibi açıklamalar yapması bizim belleğimizi silemez.  TUSİAD’da örgütlü olan burjuvaların başkanlık sistemine yarım ağız karşı çıkıyormuş gibi yapması iktidardan kovuldukları içindir. Özellikle son beş-altı yılda Erdoğan’ın kimin büyümesini istediğini yaşayarak öğrendiler. Bunu neden mi anımsatmak istedim. Bizim bazı ezberci solcularımız hala daha memlekette iktidara sahip olanları görmemekte ve hala daha Erdoğan’ı Büyük Ortadoğu Projesi’nin eşbaşkanı olarak düşündükleri için. Bir cümle daha yazarak bu prağrafı bitirmek istiyorum: Büyük Ortadoğu Projesi’nin eşbaşkanlarından biri Yemen’di. Yemen iç savaşla neredeyse yaşanmaz ülke halinde. Bırakın Erdoğan’ın ABD ile olan çelişkilerini sadece Yemen bile Büyük Ortadoğu Projesi’nin en azından şimdilik çöktüğünü gösteriyor. Aman ha sakın kafa yorup da ezberinizi bozmayın(!) Fakat o ezberlerinizin bizlerin bugünlere gelmekte katkısı olduğunu da unutmayın.  

Erdoğan’ın 13. Cumhurbaşkanı ifadesine karşı çıkmasına birçok kişi rakama yüklenen uğursuzluk diye düşündü. Ne yazık ki öyle değil. Erdoğan yeni bir cumhuriyet kurduğunun farkında, 23 devrimine bir daha geri dönülemeyecek aşamada olduğunu biliyor. Bu Erdoğan’ın bir zaferidir. Demokrat Parti döneminde başlayan karşı devrim süreci bugün tamamlanmış değildir ama çok çok önemli yol katetmiştir. Tamamlanmasının tarihini Erdoğan verdi: 2023

Üzgünüm ama bütün Kemalistlerin, kendine Atatürkçüyüm diyenlerin yenildikleri gerçeğini görmeleri gerekiyor. Akşam televizyon kanallarını gezerken bazıların 1923’de kurulmuş cumhuriyetin hala daha devam ettiğini sadece yönetim biçiminde değişikliğe gidildiğini, hata kimileri utanmazca meclisin, yasamanın daha da etkin hale getirilip güçlendiğini söyleyebilmekte olduklarına tanık oldum. Bunların kimisi prof. kimisi hukukçu. Televizyon kanallarındaki bütün sözüm ona tartışma ve değerlendirmelerin Erdoğan/Bahçeli istibdat yönetimini meşrulaştırma ve kabul ettirme içerikli olduğunu da belirtmek istiyorum.

Erdoğan “yeni” ama gerici özellikler taşıyan cumhuriyetin birinci cumhurbaşkanıdır. Siz, iktidarı ele geçirmek için fırsat kollayan Devlet Bahçeli’nin uyduruk “Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemi” dediğine bakmayın bunun adı bal gibi otoriter başkanlık sistemidir. Siyasi ifadesi; Erdoğan/Bahçeli istibdat yönetimidir. Devlet biçimi olarak İslam Türk Diktatörlüğüdür ama bu geçici bir hal alabilir.

Kemalist devrimin yenildiği söylenmeden, hatta devrimin liderinin mezarı ziyaret edilerek zafer ilan edilmiştir. Ancak bu zafer içte ve dışta beklenen desteği görmemiştir. Bu da Erdoğan’ın tek adam olma sevincine indirilen büyük bir darbedir.

Yemin töreninde CHP, İP ve HDP’nin ayağa kalkmaması Erdoğan açısından kabul edilir bir şey olmadığı gibi “seni tanımıyoruz” anlamına gelmektedir. Sahi Erdoğan’ın meşruyetini ilan eden Muharrem İnce bu duruma ne diyordur acaba? 

Son beş-altı yıldır ne yaptıysa ne ettiyse her türlü engellemelere, saptırmalara, var olan yasaları bile hiçe sayan uygulamalara rağmen kendisine karşı olan toplumun yarısı da zafer töreninin sevincini buruklaştırandır.

Dışarıda ise, bir-iki ülke dışında, burjuva demokrasinin olmadığı devlet başkanların törende hazır bulunması Erdoğan’ı üzen başka bir gelişmedir. Suriye savaşında en yakın işbirliği yaptığı Rusya ve İran bile törende bulunmamıştır. Hele hele katılanların içinde eli kanlı ve savaş suçlusu Sudan Devlet Başkanı Beşir’in olması kimlerin dostluğunu kazanmış olduğu açısından değerlendirmesi gereken bir durumdur.

Erdoğan’ın törenini haberleştirirken “davet edilen devlet başkanları” ifadesi kullanılması dikkatimi çekti. Bu ülke devlet temsilcilerinden başka örneğin Avrupa Birliği ülkeleri temsilcileri de davet edilmişte davet geri mi çevrilmiştir?

Bu davetlerin şüphesiz bir ön hazırlığı vardır. Diplomasi birazda bugünler için gereklidir, değil mi? İster davet edilmiş olsun, ister ön hazırlıkla saptanmış olsun, gerçek şudur; Erdoğan’ın tören davetini hiçbir emperyalist, dünya ekonomisinin en büyükleri ve burjuva demokrasisiyle yönetilen ülke temsilcisi kabul etmemiştir.

Evet, ortada Erdoğan’ın bir zaferi var, yeni devlet biçimine geçiş var ama kabul etmeyen hem içte hem de dışta çok önemli güçler var. (10 Temmuz 2018)   

Comments