Muharrem İnce’ye Düzensiz Sorular

Baştan belirteyim 24 Haziran seçimlerinde Muharrem İnce ve CHP’ye oy vermedim. Bu soruları sormamın nedeni Muharrem İnce’nin kurtarıcıyım havalarında dolaşmasındandır.

Muharrem İnce sıradan, basit bir burjuva politikacısıdır. Emperyalistlerin ülkemiz için ön gördüğü seküler toplum yapılandırmasını ben yaparım diyerek ortaya çıkan ve kapitalizmi içine düşmekte olduğu bunalımdan ben kurtarırım diyen siyasetçidir.

Şimdi soruyorum:

1-      Her fırsatta ve sık sık gittiğin, oradaki vatandaşlarla sohbet ettiğin köyünden sen değil de Recep Tayyip Erdoğan neredeyse senin aldığın oyun iki katını alarak neden birinci çıktı? Kendi köylüsünü ikna edememiş, inandıramamış olan sen elli yedi milyon Türkiye seçmenini nasıl ikna edeceksin?

2-      Recep Tayyip Erdoğan’ın “yerli otomobil projesi”ne karşı çıkarken sadece “o kaporta diyor, ben robot diyorum” derken otomobilin ne olduğunu, toplumu nasıl etkilediğini hiç anlamadığının farkında mısın?

3-      “Yerli otomobil projesi”nin ekonomik, sosyal, psikolojik boyutları olduğunu bilmediğin için “yazılım, robot” derken, otomobili üretecek teknolojiyi de unuttun. Hadi sen bilmiyorsun, cahilsin ya da çevrendeki danışmanlarında mı kapitalist toplumda bireyi en fazla etkileyenin otomobil olduğunu en azından sana anımsatabilirlerdi ama sen her yerde “o kaporta yapacak, ben robot” diyerek seçimleri kaybetmekte etken olduğunu düşünüyor musun?

4-      Televizyonlarda Güney Kore’yi örnek verdin. Geçmişte Özal’ın da çok özendiği Güney Kore modeliyle kurtulacağımızı (!) işaret ettin. Kişi başına otuz bin milli geliri olduğunu söyledin de işçilerin, emekçilerin yaşam koşullarından, ellerine gecen paradan, işsizlikten ve sosyal haklardan yoksunluktan hiç söz etmedin, neden?

5-      Meydanlarda, televizyonlarda bir kez olsun işçilerin sendikal haklarından, grev yasaklarından, sendikal örgütlenme önündeki engellerden, milyonlarca kaçak işçi çalıştırılmasından hiç söz etmeyerek, sadece asgari ücreti şu kadar yapacağım diyerek patronları mı, yoksa işçileri mi emekçileri mi sevindirdin?

6-      Secim günü saat 17’de Yüksek Seçim Kurulu’nun önünde görüldün sonra kayboldun. İnsanlar senden bir çift laf beklediler ama sen tuttun bir gazeteciye “adam kazandı” mesajını attın. Bu milyonlarca insana saygısızlık, bu seçim öncesi verdiğin sözlerde durmamak değil mi?

7-      Meydanlarda Erdoğan’ın dört yıllık üniversite diploması yok mesajını verdin ama bu durumda aday bile olamayacak için “adam kazandı” diyebildin. Şimdi soruyorum, madem ki sen bu kadar yasalara, hukuku bağlısın, madem ki sen hiç kimseden korkmuyorsun ve de bu memleketi kurtaracaksın o halde aday bile olamayacak biri kazandı diyerek nasıl kutluya biliyorsun?

8-      Aday olabilmesi için  diploması olmadığını iddia ettiğin kişinin aday olmasına karşı çıkman gerekirken hadi aklına gelmedi diyelim, ya seçildikten sonra “yahu bu adamın diploması yok, cumhurbaşkanı olarak kabul etmiyorum” diyerek mücadele etmen gerekmiyor muydu? Yoksa Erdoğan’ın diploması olduğunu biliyordun da sadece insanların kafasında var olan diploması var mı yok mu sorusuna seslenerek ucuz politika yapıp onların desteğini almak için bir anlamda yalan söyleyip herkesi kandırdın mı?

9-      “Hile yapıldı mı yapıldı” diyen sensin, eğer bu hileyle yaklaşık bir milyon oy kazananın hanesine yazılmadığında yarıdan bir fazla çoğunluğun altına düşeceğini ve bu durumda seçimlerin ikinci tura kalacağını bildiğin halde sadece kendi aldığın oy ile Erdoğan’ın aldığı oy arasındaki on milyon oyu işaret ederek “hile ile on milyon oy fark olmaz” anlamına gelen açıklamayı neden yaptın? Neden gerçek durumu değil de demagojiye başvurdun? Neden sana umut bağlamış ve senin “bir tek oyun bile takipçisi olacağım” açıklamasına inanmış insanları kandırdın? Hiç mi utanmadın?

1-   Seçimden önce gittin Erdoğan’ı ziyaret ettin, Yılmaz Özdil’in sorduğu gibi “neyi dertleştin”? İsrail’in Türk dışişleri temsilcisine yaptığı ve diplomasi tarihine “alçak koltuk krizi” diye geçen aşağılamanın benzerini Erdoğan seni kabulünde yapmış olmasına rağmen sen buluşmadan memnun olduğunu ve “dertleştik açıklamasını” yaparak kendinin aşağılanmasını nasıl kabullendin?

1-   Sen seçim akşamı aldığın oy ile CHP’nin aldığı oyu karşılaştırıp aradaki 8 puanlık farkı görünce “işte şimdi CHP’nin Genelbaşkanı olacağım” sevinciyle diplomaymış, hileymiş her şeyi unutup otel odasının yolunu mu tuttun?

1-   Kamuoyuna “Kendi rakibini aday göstermiş genelbaşkanın karşısına aday olarak çıkmam” benzeri açıklamaları yapan sen gizliden gizli genelbaşkan olmak için çalışma yapman tutarsızlık değil de nedir?

1-   Yine kamuoyuna “düş önümüze derlerse mücadeleye varım” veya “ben kurultay istemem ama delegeler istesin” sözlerin parti delegelerine kurultay isteyin çağrısı yapmak değil de nedir?

1-   Geçtiğimiz günlerde yemekte bir araya geldiğinizde “sen çekil genelbaşkanlığı bana bırak, seni de onursal başkan yapalım” sözleri demokrasiyle ne kadar bağdaşıyor. O genelbaşkan seninle girdiği yarışta delegelerin oylarıyla seçildiğini unuttun mu? 

1-   Bütün saray medyası K. Kılıçdaroğlu’na saldırırken, hem saray medyası, hem de AKP sözcüleri sana sahip çıkıp seni överken, hata devletin radyo televizyonu senden bol bol haber verirken, senin CHP delegelerine kurultay kışkırtması yapman ve beni seçin demenin kime faydası var?

1-   CHP’nin seçim kazanamaması K. Kılıçdaroğlu mu? K. Kılıçdaroğlu’ndan önce de ve senin grup başkan vekili olduğun dönemlerde de seçim kazanamadığını unutun mu?

1-   Seçim kazanıp kazanmamanın kişiye bağlı olmadığının farkında değilsin ya da sen kendini bulunmaz Hint kumaşı sanıyorsun. Oysa çok basit, sığ, doğru dürüst ne tarih ne felsefe ne de sosyaliji bilgisi olmayan birisisin. Ama demagoji yapmakta oldukça niteliklisin. Bir partinin seçim kazanıp kazanmamasını belirleyen izlediği politikalar, olaylar ve gelişmeler karşısında aldığı tavırlar olduğunu unutuyorsun. Genelbaşkan gitsin ben geleyim diyeceğine proje, politika, hatta çözümlemeler önermen gerekmiyor mu? Tüm partililerinin bu alanlar üzerine kafa yorması, düşünce üretmesi, tartışması aynı zamanda tüm partililerin hem bilincini hem de motivasyonunu artıracağının farkında değil misin? Yoksa parti üyelerinin bilinçlerinin gelişmesinden, düşünce üretmesinden, kararlara katılmasından korkuyor musun?

1-   Kendin değil ama senin gibi düşünenler kurultay çağrısı yaparak partiyi yönetim kavgasına tutuşturuyor ve dokuz ay sonra yapılacak seçimler için yapılması gereken çalışmalardan alıkoyarak Erdoğan’a hizmet etmiş olduğunun farkında mısın?

1-   Kılıçdaroğlu döneminden önce, doğru dürüst parti için demokrasinin kırıntısının olmadığını, muhalif il ve ilçe örgütlerin tasfiye edilip yerlerine tepeden merkeze bağlı yönetimlerin atandığını, milletvekili listelerinin neredeyse tamamın merkez tarafından belirlendiğini unuttun mu?

2-   Yasaklı Recep Tayyip Erdoğan’ın yasalara usulsüz şekilde kaldırılıp, yine usulsüz olarak aday gösterilip seçilmesinde en güçlü ve büyük desteği CHP vermedi mi? Sen o zaman CHP ve parlamentoda görev yapmıyor muydun? Neden bu usulsüzlüklere karşı çıkmadın?

2-   CHP grup sözcüsüyken türban yasağının kaldırılması mecliste gündeme geldiğinde “cumhuriyete meydan okumaktır” diyerek şiddetle karşı çıkan sen, 24 Haziran seçimlerinde birden tornistan yapıp kamuda da devlette de türban serbest olmaya devam edecektir neden dedin? Böylesine yüzseksen derece dönen politikacıya nedir? Senin ifadenle söylersem yoksa sende mi cumhuriyete meydan okuyanların safına geçtin?

Comments