Yeni Osmanlıcılığın İflası (4)
İslamcı ideolojiyi üretenler ve taşıyanlar
Ulema ve İslam âlimleri diye iki başlık altında
toplamak olanaklı.
Ulema: Daha çok tarikat şeyhi gibidir. Ayet ve
hadisleri yorumlarlar ve içtihat oluştururlar.
İslam âlimleri: Bilgiyle haşır-neşir olurlar ama
her şeyi Tanrı’ya ve Kuran ayetlerine dayandırırlar.
Ulema ve İslam alimleri yorumcu ve ideoloji
üretenlerdir. Bir de bu ideolojiyi kitlelere ulaştıranlar vardır.
Bunları sıralayalım:
Medya:
Medya sadece gazete, dergi, televizyon değildir.
Medya bunların yanında sinema, tiyatro yani görsel ve işitsel sanatları da
kapsar.
“Sivil toplum” örgütleri:
Bunları dört başlık altında toplama olanaklıdır.
Yardım kuruluşları, işveren, işçi ve mesleki dernekler, sendikalar, vakıflar, düşünce
kuruluşları ve tarikat/cemaatler.
Okullar:
Devlet ve özel okullar diye baktığımızda ikiye
ayırmakta sakınca yok. Müfredat hepsinde aynıdır. Zaten müfredatın kendisi
İslam Türk ideolojisine göre düzenlenmiştir. Buna rağmen okul idareci kadrolar
ve öğretmenlerin öğrenciler üzerinde etkisi vardır. Bir öğretmenin kılık
kıyafeti, üslubu, kullandığı sözcük ve kavramlar, öğrenciler ve meslektaşları
ile ilişkileri, okulda gelişmeler karşısında aldığı tavır öğrencileri
etkilediği bir gerçektir. Bu yüzden devlet okullarında İslam Türk ideolojisini
benimsememiş, bu ideolojinin öğrenci kitlesi üzerinde etkin olmasına engel olan
öğretmenler hızla tasfiye edilme yoluna gidilmektedir.
Özel okular da ise okul sermaye sahiplerinin
durumu okulda hangi ideolojinin öğrenci kitlesine iletilmekte olduğunda
belirleyicidir.
Özet olarak söylersek okullar İslam Türk
ideolojisinin üretildiği ve öğrencilere benimsetilmek için “eğitim” yapılan
kurumlar haline getirilmiş ancak istenilen düzeye getirilmediği için hızla
dönüştürme çalışmaları yapılmaktadır.
Cami:
Diyanetin açıkladığı 2017 yılı rakamlarına göre
Türkiye’de 90 bin cami var. Bu sayı yeni yapılan camiler ile giderek artıyor.
Cami sayısı okul sayısından daha fazla.
Aynı yıla ait okul sayısı 61 bin 201’dir.
Bu camilerde ne yapılıyor? Sadece ibadet mi yapılıyor?
Vatandaşın camiye gidip ibadet yapmasına hiçbir itirazımız olamaz. Buyursun
camide istediği şekilde ibadetini yapsın. Ancak camilerde verilen vaazlar,
okunan hutbeler, hatta kuran kurslarındaki uygulamalar, ayetlerin imam
tarafından yorumları ibadetin ötesinde ideolojik faaliyetin de yapıldığını
gösteriyor. Artık günümüzde caminin siyaset alanının içine çekilmiş olmasının
en güzel örneği 15 Temmuz başarısız darbe girişimi gecesi salâ okunarak halkın
sokaklara meydanlara çağrılmasıdır. Sonrasında da 15 gün camilerden salâ
okunmasına devam edilmesidir.
Çok kısa olarak Yeni
Osmanlıcılık
Yeni Osmanlıcılık Türk burjuvazinin ihtiyaçlarına
çözüm için oluşturulmuş ideolojidir.
Türkiye kapitalizminin gelişmişlik seviyesi
kaçınılmaz olarak dış Pazar ve enerji gereksinmelerini dayatmaktadır.
Yeni Osmanlıcılığın iki amacından ilki; Türkiye
kapitalizminin ihtiyacına çözüm olacak eski Osmanlı imparatorluk sınırlarında
hâkim güç olmak. İkinci amacı; İslam medeniyetini dünyanın hâkim medeniyeti
durumuna getirmek. Sadece yeni Osmanlıcılar değil, tüm İslamcılar İslam
medeniyetinin dünyaya hâkim olması ile insanlığın kurtulacağına inanırlar.
Yeni Osmanlıcılar Türkiye’nin İslam âlemine lider
ülke olmasını tanrıya bağlar. Ayet ve hadisleri kanıt olarak gösterir. Böylece
kendine kurtarıcı misyonunu yükler.
“İbni Abbasın bildirdiğine göre bundan asıl maksad, ‘hâkimiyet’ yani ‘mülk ve saltanat’ın kimlerin eline geçeceğidir Büyük Sahabe, daha
açık bir ifade ile onun yeni sahiplerinin Türkler olacağı kanaatindedir. Ona
göre; Hz. Peygamber bu hadisi ile ‘yüzleri
çekiçle döğülmüş kalkanlar gibi sağlam kırmızı benizli kimseler (Türkler)
gelince kadar hakimiyet benim torunlarımın (Abbasiler) elinde kalacaktır!” (Prof. Dr. Zekeriye Kitapçı, Hz. Peygamberin Hadislerinde Türk
Varlığı, sf. 95)
Zekeriye Kitapçı Müslüman hatta ırkçılığa kadar
ulaşabilin Türk milliyetçisidir. Türkiye’de doğrudan hadislerin kaynakları
üzerine en geniş araştırmayı yapandır. Her ne kadar ideolojik duruşunu ve
aktardığı hadislerden yaptığı birçok yoruma katılmıyor olsak da hadislere
ulaşmakta büyük katkısı olduğu için kendisine teşekkür borçluyuz.
Abbasilerden
sonra “Türklere kalacak” dediği hâkimiyetin ne olduğuna “Kantura oğullarının (soyundan gelen Türkler) Allahın ümmetime verdiği
mülk ve saltanatı onların ellerinden çekip alacaklardır” diye belirtiyor
aynı hadis (aynı yer sf. 95) “Mülk” toprak (İslam coğrafyası), “saltanat”a
halifelik makamı oluyor.
İslamcı yazarlar ve iddia sahipleri Kuran’daki
bütün ayetleri didik didik etmelerine rağmen Maide suresinin 54 nolu ayetine
cankurtaran simidi gibi sarılmışlardır. Ne yazık ki o ayette hiç de onların
yorumladıklarını kanıtlayan değildir. Hadislerin güvenirliği tartışmalı olduğu
için, hatta birçok İslamcı yazar tarafından da birçok hadisin uydurma olduğu
kabul görmekte, kendi içlerinde de kimisinin doğruluğuna inandığını kimisi
inanmamaktadır. Yani oldukça karışık ve çelişik bir durum ortaya çıkmaktadır.
Bu yüzden tartışmasız doğru kabul edilen Kuran’dan en azından bir ayet
bulunması kaçınılmaz olmuştur. Halkı ikna etmek için bu gereklidir.
“Ey iman edenler! Sizden kimler dininden dönerse
Allah da onların yerine öyle bir kavim getirir ki; Allah onları sever, onlar da
Allah’ı severler. Onlar müminlere karşı boyunları bükük ve alçak gönüllüdürler,
kâfirlere karşı başları dik vakarlı ve güçlüdürler. Allah yolunda (korkmadan)
cihad ederler, kınayıp ayıplayanların ayıplanmasından da endişe etmezler, işte
bu Allahın öyle bir lutfudur ki onu dilediğine verir. Allahın lütfu ve ihsanı
geniştir ve her şeyi bilen de O’dur.” (Maide Suresi, 54 nolu ayet)
İslamcılar bu da adı verilmeyen “kavmin” Türkler
olduğunu iddia ederler. O iddialarını da “cihad”cı olmalarına ve hadislerde
tanımlanan “iyi atana binen, iyi silah kullanan, kırmızı benizli” gibi sayılan
özelliklerden hareketle bu kavmin Türk kavmi olduğuna dayandırılmaktadır. Ancak
ayetin kendisinde de görüldüğü gibi sadece bir kavminden söz edilmektedir,
dolayısıyla buradan bu kavim Türklerdir diye bir sonuca gitmek aşırı zorlamadan
öteye geçmemektedir.
Zekeriye Kitapçı İbni Mace’nin eser olan
es-Sünen’den aktarıyor “Ebu Hüreyre’den rivayet edildiğine göre, Hz. Peygamber
buyurmuşlardır ki, harpleri, fitne ve fesad çoğaldıkça Allah (bu ümmete)
mevalinden bir ordu gönderecektir. Onlar, ata binmede Araplardan çok daha üstün
ve silah kullanmada onlardan çok daha mahirdirler. İşte Allah bu dini onlarla
(yeniden) ihya edecektir.”(aynı eser, sf. 141)
Aktardıklarımın dışında Türklerin İslam’ın kurtarıcısı
olduğunu işaret eden birçok hadis mevcuttur.
Bu hadis ve ayetleri değerlendirirsek;
1-
İslam bunalıma düştüğünde, fitne ve fesat alıp
başını gittiğinde Türkler bütün bu kötülükleri ortadan kaldırarak İslam’ı
kurtaracaktır.
2-
Araplar kötüdür, İslam’ı çıkmaza düşüren onlardır.
3-
Türkler alçak gönüllü, iyi ata binen, iyi silah
kullanan, yiğit savaşçılardır İslam coğrafyasına hükmedecek ve hilafeti
yaşatacak onlardır.
Tevrat, İsrailoğullarını yeryüzündeki insanların
en değerlisi ilan eder. Yahudiler diğerlerine göre üstün insandır. Bunun
karşıtı olarak bu hadisler Türklerin özelliklede Araplara göre üstün insan
oldukları, Müslüman ümmetini onun yöneteceği ve İslam’ı dünyaya egemen yapacak
olanın Türkler olduğu şeklinde içerik taşıdığını görüyoruz.
Yeni Osmanlıcık İslam coğrafyasının lideri olma
gücünü yukarıda belirttiğim ayet ve hadislerden alıyor.
Yeni Osmanlıcılık
- İçeride toplumsal barış ve huzur sağlanmadan amaca
ulaşılamayacağını kabul eder. Adına “barış süreci” denilen Kürt sorunu çözme emperyalistlerinde
beklentilerine uygun olarak bu amaçla hayata geçirilmiştir. Kapalı kapılar
ardında yapılan gizli görüşmeler sonucunda anlaşama ve Suriye savaşının olanak
yaratmasıyla Kuzey Suriye’de kurulan Kürt kantonları “barış süreci”nin bitirilmesini
iç barışın (!) yasaklarla, şiddetle, zulüm ile sağlanması, yani özel olarak
Kürt hareketinin v genel olarak muhalefetin zaptı rap altına alınarak susturma,
sessizleştirme yöntem, araç ve uygulamalarına başvurulmuştur.
-
Yeni Osmanlıcık aktif kitle desteğine gereksinme
duyar. Öncelikle İslam coğrafyasında ve uzun vade için dünya genelinde İslam’ı
egemen medeniyet yapabilmek için askeri ekonomiye, savaşçı bir orduya ve bu
politikaları destekleyecek kitle desteğine gereksinmesi vardır.
-
Paramiliter gençlik ister. Kitle desteği önemlidir
ama paramiliter gençlik olmadan savaşçı politikaları sürdürmenin olanağı
yoktur. Bu öyle gençlik olmalıdır ki liderinin ne demek istediğini anlayan ve
onun beklentileri doğrultusunda harekete geçen, her türlü muhalefet hareketini
anında etkisiz duruma getiren örgütlülükte olmalıdır. ÖHO, Osmanlı ocakları,
İslamcı Akıncılar gibi…
Comments
Post a Comment