Yeni Osmanlıcılığın İflası (7)
Bu aşamanın en önemli
özelliği ordu içinde örgütlenmiş olan cuntacıların başarısız darbe girişimidir.
2016 yılının Ağustos
ayına gelirken ordu içindeki Cemaat kadrolarının Yüksek Askeri Şurada
görevlerinden uzaklaştırılacağı, hatta kimisinin tutuklanacağı ki Askeri
Casusluk davasının savcısı bu işareti vermişti, cuntacıları hazırlanmakta
oldukları darbe tarihini öne aldırdı. İktidar böyle bir gelişmeye büyük
olasılıkla hazırlıklıydı ve önlemlerini almıştı. Bu erken kalkışmayı
onaylamayan cuntacıların bir kısmı operasyon dışında kaldı. Sonuçta darbe
başarısız oldu. Kazanan Erdoğan ve Bahçeli oldu. Erdoğan sevincini “Bu
Allahın bir lütfu” diyerek açıkladı. Kısa süre sonra OHAL ilan ederek,
meclisi devre dışı bırakarak kararnameler ile yönetmeye başladı. Tek adam
yönetimi fiilen kurulmuştu. Tasfiyeler sadece Cemaat kadrolarını değil,
rahatsız oldukları, tehlikeli gördükleri bütün kadroların tasfiyesi şeklinde
uygulandı.
IV. aşama 2017 ve
sonrası
Cemaate ve Kürt
sorununa karşı askeri alanda oluşmuş olan ittifakın siyasi alanda oluşması
gecikmedi. İlk sınırsız destek Ergenekon, ayışığı, askeri casusluk gibi
operasyonlarla tasfiye edilmiş bir kısım generaller ve subayların yer aldığı
Vatan Partisi’nden geldi. Bu partinin genelbaşkanı olan D. Perinçek “Erdoğan
bizim çizgimize geldi” açıklamasını sevinç duyarak yaptı ama her askeri
operasyonda orduya övgü yapmayı da unutmadı. Vatan Partisi’nin kitleler
üzerinde etkisi yok denilecek kadar az olduğu için (D. Perincek
Cumhurbaşkanlığı seçiminde yüzde 0.2 oy alabilmiştir.) bu siyasi destek
yetersizdi. Irkçı çizgide milliyetçiliği temsil eden, kitleler üzerinde önemli
etkisi olan MHP desteğiydi asıl olması gereken. “Devletin beka sorunu
var”
gerekçesiyle, ne tür pazarlıkların yapıldığı, hangi noktalarda anlaşıldığı
bilinmeyen AKP-MHP ittifakı oluştu. Askeri alandaki ittifak siyasi alanda
tamamlanmıştı, artık tek adam rejimine geçilebilirdi. Çok tartışmalı, hilenin
yapıldığı itirazlarının yükseldiği 17 Nisan 2017 anayasa referandumu ile (Yüzde
50.98 evet) güdük olan parlamenter sisteme elveda denilen sürece girildi.
Bu süreçte
emperyalistler, TUSİAD’da örgütlü sermayenin dolaylı desteğini alan yeni bir
partinin İyi Parti adıyla sahneye çıktığı görüldü. Cemaatin dışarıdan destek
olduğu, Yeni Osmanlıcı mandacılarında içinde yer aldığı iddia olunan İyi Parti
Erdoğan/Bahçeli ittifakına karşı umut olarak değerlendirildi.
İyi Parti’nin
özellikle MHP oylarının büyük bölümünü, daha önce AKP’ye oy vermiş olan ama tek
adam yönetimine karşı olan milliyetçi oylarında bir kısmını alacağı hesabı
yapıldı. Yaklaşmakta olan ekonomik krizde beklentiyi büyütüyordu.
Erdoğan/Bahçeli ittifakı
baskın seçim kararıyla seçimi krizin önüne çekti. Bu arada iki önemli gelişme
yaşandı; birisi seçim yasasında değişiklik yapılarak siyasi partilerin ittifak
yapabileceği ve bu ittifak içinde yer alan partiden birisinin barajı geçmesiyle
diğer partiler barajı geçememiş olsa bile geçmiş kabul edileceği mecliste kabul
edildi. Buradaki hesap MHP’yi koruma altına almaktı. İktidar yine de bu yasaya
güvenemedi. İyi Parti Yargıtay kararına rağmen YSK marifetiyle seçim dışı
bırakılmak istendi. YSK bu amaçla yaptığı
toplantıya bir üyenin gelmemesiyle karar alamadan dağıldı. Durumu iyi
çözümleyen CHP hemen atak yaparak 15 milletvekilini İyi Parti’ye ödünç verdi ve
oyunu bozdu.
24 Haziran’da adil
olmayan, meşrutiyeti tartışılan Cumhurbaşkanlığı ile milletvekilliği seçimi
birlikte yapıldı. Erdoğan/Bahçeli cumhurbaşkanlığında istedikleri sonucu
alırken mecliste anayasayı değiştirebilecek sayının altında kaldı.
Erdoğan/Bahçeli
istibdat yönetimi seçmen desteğiyle kurumsallaşmış oldu.
2002 yılında başlayan
ve bugüne kadar devam eden süreç geçiş aşamasıdır. 24 Haziran 2018
seçimlerinden sonra bu sürecin son aşamasına girilmiştir. Sonlanacak tarihide
Erdoğan açıklamıştır: 2023.
Bu kötüye gidişi
döndürecek çok ciddi belirtiler bulunmaktadır. Her şeyden önce Erdoğan/Bahçeli
istibdadını kabul etmeyen toplum yarısı umuttur.
Yeni Osmanlıcık iflas etmiştir.
Bu iflası
karşılaştırma yaparak anlaşılır hale getirebiliriz.
Yeni Osmanlıcılığın
AKP adıyla örgütlenip iktidar olması için desteklerini eksik etmeyen
emperyalistler ve Türkiye burjuvazisi ne istiyordu?
*Askeri vesayetin
tasfiye edilmesi
*Yargı
bağımsızlığının sağlanması
*Kürt, Ermeni,
Kıbrıs, Ege sorunlarının çözümlenmesi
*Özelleştirmenin
hızla tamamlanması
*Finans kapitalin kârlılığının
gözetilmesi (Kemal Derviş politikaların devamı)
*Ortadoğu’da
emperyalistlerin belirlediği askeri/politik görevlerin yerine getirilmesi
*İsrail’in
güvenliğine katkı konulması
Gerçekleşenler nedir?
*Askeri vesayet
tasfiye edilmiş ama onun yerine Erdoğan vesayeti inşa edilmiştir.
*Yargı tamamen
iktidarın inisiyatifine geçmiştir.
*Kürt, Ermeni,
Kıbrıs, Ege sorunlarının hiçbiri çözülmemiştir.
*Finans kapitalin kârlılığını
artıracak özellikle yüksek faiz politikalarından vazgeçilmiş Merkez Bankasının
bağımsızlığı kâğıt üzerinde kalmıştır.
*Ortadoğu’da örnek
ülke olma misyonundan uzaklaşılmıştır.
*İsrail’in
güvenliğinin gözetilmesinden vazgeçilmiştir.
En önemlisi de Yeni
Osmanlıcılığın amacı olan eski Osmanlı imparatorluk sınırlarında nüfus alanları
oluşturma politikası, özellikle Suriye savaşıyla hayal olmaktan ileriye
gidememiştir. Erdoğan bu politikasından vazgeçmiş değildir. Umudunu koruyup
çoğaltmak için birçok taktik uygulamalar içindedir. (Bitti, 22 Ağustos 2018)
Comments
Post a Comment