CHP'ye Tuzak Kuruluyor

Burjuvazi tecrübelidir. Örgütlenme ve siyaset yapma olarak işçi sınıfından öndedir. Burjuvazi örgütsüz durmadığı gibi iktidar için tehlike olacak her alana hakim olmak ister.

Kamusal alan çok geniş bir alandır. İktidar dışında kalan alanlardır dersek yanlış olmaz. Örneğin her türlü yayın, sanat, demokratik ve mesleki örgütler, siyasi partiler gibi yapılar ve faaliyetler kamusal alana girer. Kamusal alana hakim olan iktidara da sahip olur. 

Otokratik yönetimler kamusal alanı işgal ederler, mutlak hakim olmak isterler. Kamusal alandaki en küçük muhalefet hareketini ve örgütlenmeyi yok etmek için fırsat kollarlar.

Yeni Osmanlıcılar, Kemalist Devrim'in bütün kurumlarına, kültür ve ideolojisine karşıdır. Her fırsatta Kemalist Devrim'e ait olanları ortadan kaldırırlar. Atatürk Orman Çiftliğine yasaların etrafından dolanarak saray ve müstemlekelerin yapılması Kemalist Devrim'e olan hazımsızlıklarına örnektir.

Yeni Osmanlıcılar bir yandan Kemalist Devrimin kurumlarını ve toplumdaki etkisini tasfiye etme uygulamaları yaparken onun kurumsallaşmış, aynı zamanda sembolleşmiş olanları da hedefine almıştır.

Finans sektöründe İş Bankası, gazetecilik alanında Cumhuriyet gazetesi ve siyasi alanda da CHP. Bu üç kurum Yeni Osmanlıcıların içlerine sindiremedikleri ve mutlaka tasfiye etmek istedikleridirler.

Cumhuriyet gazetesi sarayın verdiği destek ile Alev Çoşkun ve Mustafa Balbay ikilisinin marifetiyle iktidarın istediği çizgiye getirildi. Özellikle iç ve dış politikada, bazı köşe yazarlarının ana eksene değil, tercihlerde eleştirel yaklaşımları da olsa genel olarak sarayın politikalarına destek olan yayın yapmaya başladı. Bir anlamda Cumhuriyet gazetesi iktidarı rahatsız etmeyecek çizgiye çekildi.

İş Bankası hem Mustafa Kemal'in kurucusu olduğu, hem de yönetiminde CHP'nin temsil edildiği ve gelirinden pay alması (buradan gelen para parti için kullanılmamaktadır) Yeni Osmanlıcılar tarafından kabul edilir olması mümkün değildir. Bu yüzden geçtiğimiz aylarda saray beslemesi medya ve Erdoğan İş Bankası'na müdahale etmek istediğini açıkça beyan etmişti.  Gelen tepkiler üzerine henüz daha ortamın uygun olmadığı ve direnecek güçlerin varlığı niyetlerini iç çekerek ertelemek zorunda kalmışlardı.

"Fetö'nün siyasi ayağı" yıllardır aranıp duruyor. En azından bu aşamada sanırım kimsede bulmak istemiyor. Aslında herkes siyasi ayağın nerede olduğunu biliyor. Eski Genelkurmay Başkanı İlker Başbuğ televizyon söyleşisinde bir noktaya işaret etti, yani çomak soktu, ortalık birden karıştı, önümüzdeki günlerde daha da karışacağa benziyor. Ama sorunun etrafında dönülecek, yüzeysel laflar edilecek, herkes birbirini suçlamaya başlayacak, daha doğrusu herkes diğer siyasi partiyi ve siyasetçiyi "Fetöcülükle" suçlayacak asıl sorun anlaşılmaz hale getirilecek gibi görünüyor.

Sorunun esasında bir dış ayak, bir de iç ayak vardır.

Dış ayak; emperyalistlerin Ortadoğu politikasında ve yaklaşık 2 milyar nüfusu olan İslam alemine hangi ülkenin lider ve örnek ülke yapılmak istendiğindedir. 

İç ayak da; AKP'nin neden kurulduğu, kimler ile ittifak yaptığı, hükümet olunca orduya operasyonun ne amaçla kimlerle birlikte yapıldığındadır.

Erdoğan "12 yıl ne istedilerse verdik" neden dedi?

Bundan altı yıl önce "CHP gelişmelerin tek adam diktatörlüğüne doğru gitmekte olduğunu ve eninde sonunda CHP'nin tasfiyesi ve tarihten silinmesi için kendisinin hedefe konulacağının farkındadır."(Politik Defter, sf. 91, 21 Şubat 2014))

Ayrıca yaklaşık beş yıl önce de, üç bölümden oluşan İslam Türk Diktatörlüğünün Yeni Yönetme Politikası yazımın 15.12.2015 tarihli üçüncü bölümünde bugün neredeyse tamamının gerçekleştiği nelerin olabileceği maddelerinin birinde şöyle yazdım. "Cemaat yayınlarına, Doğan Medya grubuna, Cumhuriyet gazetesine, İş bankasına el konulacak ve son aşamada CHP kapatılacak." (Politik Defter,

CHP iki koldan saldırı altında, daha doğrusu baskılama yapılarak, uygulanmakta olunan Yeni Osmanlıcılık politikalarına tam destek olması isteniliyor. İktidar koalisyonunun ilk amacı, koalisyon diyorum yanlış okumuyorsunuz. Mevcut iktidar İslamcılar ile Faşistlerin koalisyonu ve destekçileri de "Ergenekon" diye bilinenlerdir. Yalnız buradaki ayrımı da belirtmeden geçmek istemiyorum. Yeni Osmanlıcıların fetihçi kanadı iktidardır, faşistler ve "Ergenekoncularla" ittifakı ise hükümet düzeyindedir.  

Yeni Osmanlıcıların CHP'ye başlattıkları baskılama politikası özellikle 15 Temmuz Fettullah Gülen Cemaatinin başarısız darbe girişiminden sonra giderek dozu artırılarak bugünlere gelindi.

AKP "Fetönün siyasi ayağı CHP içindedir" diyerek saray beslemesi medya ile saldırıyor. Hatta çok gerilere gidilerek Kasım Gülek'in Fettullah Gülen'i CİA ile buluşturmasından söz ediliyor. Aradan 50 yıl geçmiş, köprülerin altından bir çok sular akmış, o tarihten bugüne CHP'de çok şey değişmiş ne gam!

Bir de bir fotoğraf, 3-4 Aralık 2013 tarihinde ABD'de Türki-Amerikan Birliği temsilcileri ile görüşmesi sırasında çekilen fotoğrafta "Fetö"nün siyasi ayağının CHP'de olduğuna kanıt olarak gösteriliyor. Bunu kanıt olarak kullananların gazetelerinde köşe yazarlığı yapmakta olanların Fetullah Gülen'in ayağına gidip ziyaret ettiklerine dair fotoğrafları var.

Birde akla ziyan dedirtecek kanıttı(!) da Sözcü gazetesinin köşe yazarı Soner Yalçın buldu(!) Geçtiğimiz günlerde Kılıçdaroğlu T24 Genel Yayın yönetmeni Doğan Akın ve T24 yazarları ile bir araya geldi. Soner Yalçın da T24 Genel Yayın yönetmenini ve yazarlarını "Fetöcü" yapıverdi. Adamın kafasından tek akım geçtiği anlaşılıyor. Mantık şu; Liberalsen "Fetöcüsün", Kemalizmi eleştiriyorsan "Fetöcüsün", CHP'nin altı okuna karşı çıkıyorsan "Fetöcüsün" Bu özelliklerin hepsi de T24 yazarlarında var. O zaman T24 "Fetöcüdür" Kılıçdaroğlu da onlar ile görüştüğüne göre "Fetö" ile işbirliği yapmaktadır. Bu yüzden yazısında, "Yeni CHP yönetimi 'düşmanımın düşmanı dostumdur” arabaşlığını yazabildi.

Bir de "Beka" sözcüğünü ağzından düşürmeyen, barış isteyene hain diyen, kendisi gibi düşünmeyenlere ağzına gelen her şeyi söyleyen, Erdoğan için söylediklerini unutan  Bahçeli Devlet var. Kılıçdaroğlu hakkında dosya hazırlattı. Aslında hedef CHP'yi dizayn etme çabası. Kılıçdaroğlu'nun "Fetöcülükten" ve "HDP ile işbirliği yapmasından" dolayı dokunulmazlığının kaldırılarak yargılanmasını istiyor.

Sonuç olarak; İslamcı burjuvazi ve ittifakları ile iktidardan uzaklaştırılmış olan diğer burjuvalar arasındaki kavga siyasi partiler arasında çatışma görünümde yansıyor. CHP'nin bugün izlediği  politikadan İslamcı faşist koalisyonun rahatsızlığı CHP'yi hedef durumuna getiriyor. Erdoğan-Bahçeli istibdat yönetimine karşı olanların oluşturduğu "cephenin" en önemli gücü ve taşıyıcısı olan CHP'ye saldırarak kısa vadede bu muhalefet birlikteliğini bozmayı uzun vadede ise CHP'yi tasfiye etmeyi içeriyor. (10 Şubat 2020)





                

Comments